Anne çocuk ve spor / Öfke nefret ve savaşa karşı (bölüm 1)

Haberin Devamı

Birbirimizi yiyoruz. Parçalıyoruz. Kınıyoruz. Küsüyoruz. Nefret ediyoruz.

Sevmiyoruz.

Öfkeliyiz. Bıkkınız. Yorgunuz. Umutsuzuz.

Ölüyoruz her gün. Öldürülüyoruz.

Biz ölmediğimizde, ya da başkası öldüğünde bitiyor mu acı?

Hayır!

En çok çocukların canı yanıyor bu ortamda.

Bu ortamda büyüyen çocuklar sürekli lanet bela okuyan, umutsuzluk içinde boğulan, tek gördüğü şey öfke olan ana babalarına bakarak büyüyen bireylere dönüşüyorlar.

Halimizle tavrımıza en çok sakındığımız varlıklarımızı zehirliyoruz.

İyileşmek adına konsantrasyon, amaç, hayaller, öncelikler, azim, süreklilik ve dayanıklılığa dair bir tartışma yok.

Peki bu çocuklar ne olacak böyle?

Nasıl bireyler olarak büyüyecekler bu ortamda?

Onlara hayal kurmayı, o hayalin peşinde koşmayı, çalışmayı, odaklanmayı, dayanıklılığı, kardeşle veya rakiple tartışmayı, barışmayı, el sıkışmayı, dövüşmeden kaybedebilmeyi ve erdemle kazanmayı nasıl öğreteceğiz?

Haberin Devamı


Biz anneler savaşı değil barışı nasıl büyüteceğiz?

Çok uzun zamandır tanıdığım, hayli yoğun iş hayatları olan iki anne var.

Biri kendi işini yapıyor. Diğeri bir şirkette çalışıyor.

Bütün hayat koşturmacası ve cefası içinde çocuklarının sporla ilişkiye geçişini, bu konuda verdikleri özverili çabayı nasıl yaşadıklarını ve dahası çocuklarının spor öncesi durumu ile sonrasını anlatmalarını istedim. Bundan ailecek nasıl etkilendiklerini de...

Her ikisi de çocuklarına spor konusunda ciddiyetle destek veren anneler.

Biri Özlem Aysoy ve kızı Zeynep.

Zeynep 11 yaşında Doğa Koleji’nde, Galatasaray’da yüzücü.

Diğeri Enhar Koç ve kızı Zeynep.

O da 11 yaşında. Özel Alev Okullarında. Marmara Okçuluk Kulübü’nde okçu.

Bugün sizle Özlem ve yüzen kızı Zeynep’in anlattıklarını paylaşıyorum.

Yarın da Enhar ve Zeynep’i okuyacaksınız.

Bir gün, ki o gün yakındır, çocukları olimpiyatlara gidecekmişçesine, gidebilecek potansiyele gelsinler diye çabalayan anneler onlar.

Haberin Devamı

Bana sorarsanız geleceğimiz kurtaran da onlar.

Bu konuda hem konuşmayı, hem yazmayı müthiş seviyorum.

Hayat ekip umut biçtiğime inanıyorum...

Yonca

“geleceğe yatırımcı”

Anne Özlem Aysoy kızı Zeynep Aysoy (11 yaş - Doğa Koleji)

Zeynep yüzmeye nasıl başladı?

Klasik çalışan anne modeli olarak, yaz tatilinde çocuğunu annesine teslim edengillerdendim. Annemdeki “Aman denizde uzaklaşmasın, emanet çocuk gözümün önünde yüzsün” endişelerini görünce, bir sonraki yaza aynı sıkıntıları çekmemek adına sırf yüzmeyi öğrensin diye Zeynep’i yüzmeye göndermemizle başladı her şey.

Zeynep’in sevgisi ve ilgisi olayın boyutunu değiştirdi. Biraz yetenek, bolca çalışma, istikrarlı süreç derken arkası geldi.

Haberin Devamı

Amaç yüzmeyi öğrenmesiyken, Zeynep bugün ciddi bir yüzücü oldu çıktı.

Peki nerede yüzme dersi alacağına, yüzmeyi nerede geliştireceğine nasıl karar verdiniz?


Ben Galatasaray Lisesi mezunuyum. Ailecek Galatasaraylıyız. O yüzden ilk tercihimiz Galatasaray oldu.

Çocuğunu antrenmana götürürken, ciddi bir yüzücü olması için çabalarken yaşadığın zorluklar nedir?

İlk başlarda herhangi bir sıkıntımız yoktu. Sonuçta yüzme öğrenmek için oradaydı. Yüzmeye başlayınca stil, teknik, kondisyon gibi konularda ilerleme gösterince antrenörlerin dikkatini çekti ve altyapı grubunda çalışmalara katıldı.

İlk önce 9 yaş grubunda, geçen sene de 10 yaş grubunda lisanslı yüzücü oldu. Bu sene de 11 yaş grubunda çalışmalarına devam ediyor.

Haberin Devamı

Yüzme bireysel bir spor, iki duvar arasında git gel şekilde yapılan. O yüzden özünde sıkıcı olabilir; ancak çocuğun ilgi ve sevgisi bu tekdüzeliği bertaraf ediyor.

Bir de gördük ki spor çocuğun hayat temposunu dengeliyor.

Yaş ilerledikçe artan antrenmanlar, antrenman süreçleri lojistik konusundan sorumlu aile olarak bizi zorluyor. Biz de tüm plan ve programımızı ve sosyal hayatımızı bu süreçler dahilinde yürütüyoruz. Önceliklerimizi değiştirdik.

Bireysel sporlarda aileye büyük görev düşüyor.

Bir de ders konusu var. Ağır antrenmanlardan sonra dinlenmesi gerekiyor, ayrıca yaşıtlarıyla gezmek, eğlenmek istiyor. Hepsine tamam ama, en önemlisi derslere yetişmek gerçekten ileri bir disiplini gerektiriyor.

Haberin Devamı

Ürettiğin çözümler?

Okulunu antrenmanlarına yakın olacak şekilde seçtik. Yolda geçirilen zamandan tasarruf ayrıca dinlenme süresinden kazanmak da demek.

Neyse ki geri kalan konularda Zeynep kendince çözümler buldu. Aslında bu konuda antrenörlerin de yönlendirmesi çok önemli. "İyi bir sporcu aynı zamanda iyi bir öğrencidir " mottosunu neredeyse her antrenmanda dile getiriyorlar.

Derslerin zamanında yapılmasını, iyi olmasını önemsiyorlar. Ders ve sınav için antrenman atlatılmasını da hoş görmüyorlar. Bu da kendi içinde disiplini gerektiriyor ki, çözüm yine çocukta bitiyor.

Zeynep teneffüslerde ve öğretmenin serbest bıraktığı zamanlarda çalışarak ve hafta sonları benimle yaptığı tekrarlarla ilkokul dördüncü sınıfı sınıf birincisi olarak bitirdi. Bu gerçekten Zeynep'in başarısı.

Sevdiği sporu yapabilmek için o da özverili, planlı, disiplinli olmayı kendiliğinden çözdü.


Senin Zeynep için hayalin?



Benim hayalim Zeynep'in severek yaptığı bu branşta mutlu olmaya devam ederek istediği başarıları alması. Her daim değişen eğitim sistemsizliğimizin kurbanı olarak en güzel yıllarını sırf ders çalışarak, yarış atı gibi sürekli başarı ve hırs ile pompalanarak yaşamasını ve mutsuz olmasını istemiyoruz.

Severek yaptığı bu spor dalı eminim kendisine eğitim hayatında da önemli gelişmeler sağlayacak, burada ya da yurtdışında.

Gözlemleriniz?

Çalışarak başarabileceğini öğrendi.

Antrenmanlarda en önce kendisiyle yarıştı, bu da kendisini geliştirmesine sebep oldu. Girdiği ilk yarışlarda kendisinden daha iyi olanları gördü, yaşadığı anlık hayal kırıklıkları sabrı ve sürekliliğin, çalışmanın, motivasyonun önemini ve gerekliliğini öğretti.

Kendine hedef koyar hale geldi.

Beslenme konusunda bilinci arttı.

Ufak kaçamaklar tarifsiz mutluluklar yaşamasına sebep oldu.

Öz disiplini gelişti. Spor konusuna ilgisi arttı, gözlemleri farklılaştı, arkadaş çevresini sporcu arkadaşlardan seçmeye başladı.

Çocuk nasıl, siz nasıl değiştiniz?

O da biz de daha planlı yaşamaya başladık. Aslında kendisinin planları ve programları doğrultusunda biz yaşantımızı ona uydurduk diyelim. Beslenme konusunda o da, ben de, daha dikkatli olduk. Uluslararası yarışmaları seyretmeye başladık. Bilgimiz arttı, gözlemler sonucu farkındalıklar oluşmaya başladı.

Mayo ve aksesuar konusunda bile günceli takip eder hale geldik.

Antrenmanların süresi, zorluğu git gide artıyor.

Şu anda haftada 6 gün antrenman yapıyorlar ve günde yaklaşık 3km yüzüyorlar. Gerçekten zor ama, bütün çocuklar severek yapıyor.

Ağustos ayında 1 ay tatil boyunca evde çok zor oyaladık Zeynep' i.

Enerjisini atacak zaman, mekan bulamadı.

Spor hayatına büyük bir düzen ve disiplin getirdi. 4. Sınıfı sınıf birincisi olarak bitirdi.

Bütün bir sene bir kere bile “ders çalış kızım” demedim. Üzerimden yük kalkmış gibi. Benim düşünmem gerekmiyor artık bu konuyu. Kendi sorumluluğu olduğunun bilincinde.

Antrenörleri de bu konuda yeterince takipçi.

Onlar hep “iyi bir sporcu aynı zamanda iyi bir öğrencidir” diyorlar zaten. Ders çalışma zamanını kendi ayarladı. Okul çıkışı hemen antrenmana gittiği için derslerini okulda teneffüslerde yapıyormuş.

Beslenme gibi hayati bir konuda, yani sağlık konusunda, antrenörler müthiş bilgilendirdi.

Hem yarış öncesi beslenme, hem de genel beslenme olarak. Ben de sporcu beslenmesi ile ilgili danışmanlık veren bir arkadaşımdan ufak tüyolar aldım. Bunlar çok işimize yaradı.

Bunca emek ve fedakarlık sonrası gelen madalyalar süreci daha da inanılmaz ve güzel kılıyor. Bu yüzden alınan her madalya sonrası hayaller seviye atlıyor.

En son bize 2020'de kendisiyle birlikte Tokyo 'ya kimin geleceğini sordu. Önce şaşırdık, sonrasında ise kendisini her daim desteklediğimizi ve hep yanında olacağımızı söyledik.

Bu arada gelecek için de bir plan yapmış. Yüzücü veteriner olacakmış.

Umarım hayalleri gerçek olur, kulvarların su perisi olur.


Yonca notu:
Zeynep kulvarların su perisi de olur, bu hayatta ne yapmak istiyorsa onu da olur! 11 yaşında istediği ve sevdiği şey için çözüm üreten, plan yapan, hayal kuran bir çocuk... Şu hayatta ne isterse olur! Her şeyi bırak... Sağlıklı, mutlu ve umutlu olur.

Yazarın Tüm Yazıları