Ankara’ da Yazanlar Sokak Yücel Apartmanı’ nın önündeyim

Arkadaşımı bekliyorum.

Haberin Devamı

Dinlemek için tıklayın 

Ankara’ da Yazanlar Sokak Yücel Apartmanı’ nın önündeyim


Sokakta oynamak için...

***

8 yaşındayım.

 

Çocuğum.

 

Kemik yaşım kaç, hiçbir fikrim yok.

 

Zaten bir çocuk için, bunun bir anlamı yok.

 

O küçük yaşımda, kemik yaşının veya bir insanın yaşının, mahkemeler için bir anlamı olduğundan da haberim yok.

 

Kemik yaşının önemini anlamak için, 36. yaşımı bekleyeceğim...

Haberin Devamı

 

***

 

Hava nasıl güzel...

 

Serin değil, sıcak değil, kirli değil; çünkü kış değil.

 

Hava bahar...

 

Üzerimde, ucu dantelli olan beyaz eteğimle, en sevdiğim kırmızı bluzum var.

 

Ayağımda, oyun oynamaktan eskimiş, kirlenmiş kıymetli esemlerim var.

 

Kuaför Sabri’ nin kızı, arkadaşım Hale’ yi beklemekteyim.

 

Elimde lastiğimle...

 

İp atlamak derdindeyim.

 

***

 

Bir abi var.

 

Hep dolaşır bizim sokakta. Bir kere de kuruyemişcinin orada görmüştüm geçen hafta...

 

Üstü başı pis ve dağınık, suratı da kocaman bir kare adeta.

 

Sevmediğim bir ifade var o kare suratta, neden sevmediğimi de anlamıyorum ya aslında...

Haberin Devamı

 

Korkuyorum ama!

 

Gelip geçerken gülümsüyor bana, sıkılıyorum.

 

Ama ayıp olmasın diye gülümsüyorum ben de ona.

 

Abi duruyor, uzun uzun bana bakıp yoluna devam ediyor her karşılaştığımızda.

 

***

 

O gün, ben tam da Hale’ yi beklerken, yine çıktı ortaya.

 

Bana doğru yaklaştı, gelip durdu tam karşımda, başladı gözlerini dikip bana bakmaya...

 

İlk başta anlamadım,

 

Gülümsedim ama olmadı...

 

Elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemedim.

 

Yavaşça başımı önüme eğecektim ki, gözüm birden ellerine takıldı...

 

Pantolonunun önü açık, elleri oradaydı...

 

“Şeyini” tutmuş bana doğru sallamaktaydı...

 

Donup kaldım.

 

Gözlerim doldu; ama ağlayamadım.

 

Yerimden de bir milim kıpırdayamadım.

Haberin Devamı

 

Abi öylece durdu, durdu, durdu...

 

Eli şeyinde, şeyi gözümün önünde sallandı da sallandı!

 

Abi bana hep gülümseyerek baktı...

 

Ben başımı önüme eğdim, gözlerimi sildim, kaçmak istedim; ama Hale gelecek diye sanırım, ya da neden hiç bilmiyorum, hiçbir yere gidemedim.

 

Orada gözlerim dolu dolu bekledim.

 

Abi sonra gitti.

 

Onu bir daha hiç görmedim.

 

Ama ne bu sahneyi, ne de o abinin kare suratını hayatım boyunca gözümün önünden silemedim.

 

Ben...

 

O gün,

 

Kemik yaşım kaçtı hiç farkında değilim...

 

Kimse bir yerime dokunmamış olsa bile,

 

Taciz edildim!

 

***

 

Bugün 36 yaşında bir kadınım.

 

İki çocuk annesiyim.

 

Bir kızım, bir de oğlum var.

 

İnsanım.

 

O sapık adamın o çocuğa yaptıklarını bilip de, o çocuğun psikolojisinin bozulmadığını söyleyen raporu anlamakta zorlanmaktayım.

Haberin Devamı

 

Bir “insanın” tacizden etkilenmiş olması için kemik yaşına veya yaşına bakılıyorsa,

 

Bugün,

 

O günkü yaşımdan daha çok tacize ve tecavüze müsait bir yaştayım!

 

Ben,

 

Adaleti anlamakta...

 

Oldukça zorlanmaktayım.

 

Yonca

“kasırga”*


Bu Yonca Tokbaş' ın başından geçmiş bir taciz olayıdır. Radyo Ben için kendisi tarafından kaleme alınıp yine kendisi tarafından seslendirilmiştir.

 

Radyo Ben yayına, devam edecektir...

 

*Kasırga alt başlığına dair yazarın ek notları:

 

Kar... soğuk

Ar... utanç

Asır... çağ veya yaşanan zaman

Sır... saklanan

Kas... tellerden oluşan ve kasılarak vücut hareketlerini sağlayan organ

Sıra... Bir şeye ayrılan, uygun görülen veya rastlayan aralık, zaman

Haberin Devamı

Ira... karakter

 

Bunlar, “kasırga” nın içinden çıkan diğer kelimeler... Bu yazıya, her biri, sanırım, bambaşka bir anlam yüklediler.

Yazarın Tüm Yazıları