Paylaş
Şimdi ağlamak daha zor oldu.
Gözlerim kesin daha sık doluyor, daha kolay doluyor ama şöyle doya doya ağlamak... bir türlü olmuyor.
Annanemden sonra, en son babamı kaybettiğimde çok ağlamıştım. Çok ama. Öyle böyle değil. Hani insanın içi katılır ya. Gözleri ağlamaktan acır, kıpkırmızı olur ve sabah kalkınca gözlerini açamayacakmış gibi hisseder ya...
Yanar yanar yanar gözleri de, o halde insan içine çıkmak acına başka bir gıcık ruh hali de ekler ya... şimdi herkes soracak, açıklama yapmak lazım olmasa da ister istemez millet ah vah yapacak diye beter olursun ya... işte öyle çok ağlamıştım o zaman mesela...
Bir de bir kaç kere eşimle takışıp gıcık olduğumda ağlamıştım. Oysa eften püften sebeplerdendi o ağlama da. Hormonaldi sanırım hatta.
Babam gitti gideli, hiçbir acı bana öyle çok ağlanası bir acı gibi gelmedi.
Babam gitti gideli, kardeşim de ben de, sanırım çok değiştik. Birden büyüdük.
Ağlamak anlam değiştirdi.
Ailemden bir dolu insan daha göçüp gitti. Onları da yazıp anlatmak istiyorum, masal oldurlar ya...
Ama şimdi değil.
Daha sonra.
Size Beyhan Teyzemi anlatmak istiyorum mesela. Dünyayla barışık kadının hikayesini. Kimseye küsmemiş, kimsenin küsemediği dünya güzeli kadının bendeki izini anlatmak istiyorum.
Sonra...
Şimdi, sabah olsun istiyorum.
Ben yazarken gece hala.
Eşim uçaktan insin yancağızıma gelsin istiyorum. Çocuklarım arkadaşlarındalar bu gece... oğlum Alya’sında, kızım Melis ve Sinan’ da... nasıl özledim onları şu anda... Ağlayıverdim birden onlar yanımda olmayınca.
Ağlamak iyi geldi ama... çok iyi geldi şu anda.
...
Ara azıcık, kısacık bir ara...
Uyku arası...
Eminim çok iyi gelecek bana.
Uyandığımda sanki çok dinlenmiş olacağım ve sanki çok ağlamışım da rahatlamışım gibi bahar kokusu dolacağım.
Uyumak iyi gelecek kafasını dinlendirmeyi bilmeyen bana.
Hayallerle dolup misss gibi uyanacağım.
Yonca
“mola”
Paylaş