Paylaş
12 Kasım 08 tarihli yazınızı okuduğumda, hayatta en çok kavgasını verdiğim konuya değindiğiniz için mutlu oldum.
Ben Güneydoğu Anadolu Bölgesinde doğup büyümüş bir kadınım.
Şanlıurfalıyım.
Erkeklerin karşısında dik durmak kolay değildir buralarda.
Ama ben, hayatta hep kendi ayaklarımın üstünde durmak için çabaladım ve kazandım.
Hep doğru bildiğim şeyi savundum, kendi ayaklarımın üstünde durmam gerektiğini ben kendim öğrettim çevremdeki erkeklere.
Burada erkekler kadınları ikinci planda görürler.
Bir tek “o” konu hariç tabi. O da onların acizliğidir.
Kadınların görüşleri aslında dinlenmez; ama kadınlar yine de konuşur buralarda bakmayın siz.
Erkek de kapının dışında erkektir sonuçta, kadın içeride kendi dediğini de yapar, yapmasını da bilir.
Kız çoçuğu doğduğunda sevinemezler, çünkü anneden öyle görmüşlerdir.
Kadınlar başka kadınları eleştirmekten de geri durmazlar.
Ama namus çok önemlidir.
Kadın hakkı yoktur; ama namus vardır.
Gelelim gençlere...
Gençlerin durumu daha vahim bence.
Aslında vahimdi demeliyim.
Gençlik hep kaçamaklarla geçerdi. Ne zamanki iş evlenmeye gelirdi, o zaman herkes annesinin dizinin dibine giderdi. Anneler namuslu kız bulsun diye.
Aslında namuslu değil de, düşünemeyen kızdı aradıkları. Düşünmesin ki yargılayamasın, incelemesin, istemesin...
Bunun gibi çok şey yazardım buralardan size; ama gerek yok.
Artık pek gerek kalmıyor bence.
Neden derseniz, çünkü kızlar açıyor gözünü.
Ben genç kızlarımızdan, kabuğunu yırtmaya çalışanlardan ümitliyim.
Evet aksi durumda olanlar da var; ama bana göre bir tanesi kabuğundan sıyrılsa bile kardır.
Benim gibi...
Kabuğundan kafasını çıkaranlar; okuyacak, çalışacak, kendi seçtikleri eşleriyle bir ömür paylaşacak, anne olacak ve saygıyla anılacak.
Dilek A.
***
İşte ben bu yüzden bizi çok seviyorum, asla bize olan güvenimi kaybetmiyorum demiş miydim daha önce size?
Görün işte!
Birileri bir yerlerde göle maya çalıyor, işe de yarıyor bence.
Yonca
“elçi”
Paylaş