Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Yüz Kumbarası

Bu isim, benim ilk kez adını 2011’de duyduğum bir fotoğraf projesiydi.

Haberin Devamı

Fotoğrafçı Muammer Yanmaz tarafından projelendirilen ve 40 Haramiler fotoğraf grubu üyesi 40 gönüllü fotoğrafçı tarafından 4 yıldan beri Türkiye’nin en kapsamlı görsel belleğini oluşturmak üzere çekilen fotoğraflarla Yüz Kumbarası’nda tam 1600 insan yüzü birikmiş.
1600 yüz!
40 fotoğrafçı, farklı alanlarda hayatımızda iz bırakan 40’ar ismi fotoğraflamışlar tam dört yıl boyunca.
Beni de İlknur Atalkın çekmişti.
Hem de kitabım “Karışık Kuruşuk Şeyler” yeni çıkmıştı ve ben fuarda onu imzalıyordum beni çektiğinde. Üç sene olmuş...
O günkü mutluluğumun yüzü var Yüz Kumbarası’nda.
Hayatımın anısı...
Beni filan bırakın, kimler yok ki Yüz Kumbarası’nda!
İş dünyasından profesyoneller, marka yaratanlar, ressamlar, tiyatrocular, sinemacılar, yazarlar, karikatüristler, gazeteciler, müzisyenler, yönetmenler, bilim insanları ve sporcular; yani hayatımızı renklendiren tam 1600 yüz! Hele bazılarını görünce gerçekten durup kalacaksınız. Özlemle, hasretle, saygıyla, sevgiyle anarak bakmaya doyamayacaksınız. Kimisi artık aramızda değil...
Yüz Kumbarası fotoğraflarının satışından elde edilecek tüm gelir, down sendromlu çocuklar yararına çalışan Dost Yaşam Vakfı’na bağışlanıyor. Sergide, proje fotoğrafçılarından biri olan down sendromlu Deniz Özkan’ın da fotoğrafları da var.
Yüz Kumbarası dün akşam İstiklal Caddesi’nde, Fransız Kültür Merkezi’nde açılışı yaptı ve bugünden itibaren 19 Mart’a kadar açık.
Gezin ve bu dev kumbarayı görün dilerim.
Müthiş bir arşiv.
Yonca
“kumbaracı”

Kantin

Haberin Devamı

Nişantaşı’nda Kantin var.
Ne zaman İstanbul’a gelsem, doktorum Dr. Nurhayat Gül, tahlillerim ve kontrollerim biter de zaman kalırsa, alır beni orada yemeğe götürür. Geceden sabaha tahlil için aç kurda dönüşen ben, orada yedim mi kuzu oluyorum.
Hep çok lezzetli ve doğru düzgün şeyler var. Tabaklar dolusu çeşit çeşit zeytinyağlı mesela. Hani evde pişirsen bu kadar güzel yaparsın. Evinin mutfağı gibi.
Bir de “Bunu ben de böyle pişireyim ne iyi fikir” diyeceğin şeyler de var hep.
Öyle hoşuma gidiyor ki orası.
Ben et yemediğim için, genelde böyle lezzetli ve sağlıklı bir şeyler bulmak için kıvranıyorum.
Kantin, “ne yesem” derdime en lezzetli deva.
Yonca
“müdavim”

Haberin Devamı

Pullarımı gömdüğüm deniz
Mabel Matiz’in “Gök Nerede” adını verdiği yeni albümü çıktı. Geçen hafta Onur (Baştürk) röportaj yaptı, ben bir heyecan. Çok seviyorum Mabel Matiz’i. Sesinde bir garip yangın var; ama yakıp acıtmıyor. Yanar durursun dinlerken tatlı tatlı.
Şansıma bu hafta basına konseri varmış, inanılmaz denk geldi, koşa koşa gittim.
Konser başladı.
Nasıl heyecanlı, ama nasıl heyecanlı anlatılmaz.
Ağzı dili kuruyor. Kalbi ceketinden fırlayacak gibi, öyle gümbürdüyor, belli. Bir sanatçının, müzisyenin, o heyecanına tanıklık etmek bence müthiş bir şey. Beni en çok etkileyen şey.
Yaptığı işten veya onu ilk kez görücüye çıkartırken heyecan duymamak olabilir mi hiç?
İçime işledi o heyecandan titreyen hali, samimiyeti, bunu dile getirişi; “İçerisi karıştı” diyerek kalbini gösterişi...
Ne yalan söyleyeyim ben onun şıkır şıkır değil de, temposu düşük gibi durup dozu damardan yüksek atan şarkılarını seviyorum.
Nitekim bir “Vals” var, daha ilk dinleyişimde “bu işte!” dedim.
Hay acele etmez olaydım!
Meğer son şarkıya saklamış bombayı.
“Pullarımı Gömdüğüm Deniz”...
Ah bu son şarkıyı söylemeyecektin Mabel Matiz!
Nefis...
Yonca
“fena halde”

Yazarın Tüm Yazıları