Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Yazlık eşittir Türkiye aynası

Her sene yazlığa geldiğimde, hayat dersleri alıyorum.

Haberin Devamı

Aslında aklımı değerlerimize taktım.
Bu yazıyı okuyan herkesin şu hayatta en çok önemsediği değer nedir bilmek isterim mesela.
Çoğu zaman bunu eş dost sohbetinde sorunca bile kesin bir cevap alamıyorum.
Ben buralarda bir soruya cevap almakta hep zorlanıyorum.
Her cevap alamadığım ve lafın dağlara taşlara kadar uzandığı ortamda Soma faciası sonrası yapılan o basın toplantısı aklıma geliyor.
Sorulara cevap yok. Bahane çok.
Değerler de yok.
Sanki kimse değerleri nedir konusunda hiç düşünmemiş.
Yani seni en çok ne üzer, ne sinirlendirir; veya bir insanın hayran olduğun özelliği nedir?
Benim için adalet önemli bir değerdir. Haklar önemlidir. Özgürlük bir değerdir. Samimiyet ve dürüstlük başımın tacıdır. Güven her şeyin başında gelir.
Saydığım değerlere ters düşen durumlar beni hasta eder. Kabul etmem. Hakkımı ararım.
Benim bütün dünyam bahçem.
Bir yere gidesim gelmiyor. Acayip bir öfke, umutsuzluk ve ikiyüzlülük bombardımanı var her yerde. Çok da suni geliyor bana. Hani sana umutsuz olasın diye her türlü şey yapılıyor gibi. Uyuş ve öl der gibi...
Ağaçlarımın arasında sonsuza uzanan ufka bakarak durmak, çalışmak, spor yapmak, tanıştığım gençlerle ve çocuklarla olağanüstü ilginç sohbetler yaparak zaman geçirmek ve yazmak bana yetiyor. Umut ve güç veriyor.
Yazlıktaki site toplantılarında her sene karşılaştığım manzaralar ise bana hayatta ne olmak, neye dönüşmek istemediğimin en büyük örneği.
Yönetimde olanların sergilediği egolar ve tavır bugünkü Türkiye’nin bir aynası.
Kimse koltuğunu bırakmak istemiyor. Herkes ahlak polisi kesilmiş.
Cevaplar hep bin dereden getiriliyor. Zaten cevap gelene kadar ne sorduğunu hatırlaman zorlaşıyor. Algı yönetimi her yerde kol geziyor.
Bütün bunları gözlemlerken kendime şunları nasihat ediyorum:
Kendine başkalarının yaptığı asılsız haksızlığı yapma.
Kendine adil ol.
Kalbini, gönlünü korumaya devam et.
Haksızlıklar, yolsuzluklar, adaletsizlik yüzünden sakın sevdiğin, köklerinin olduğu yerden vazgeçme, terk etme.
Canın acıyarak da olsa içinde kal, bırakma. Sımsıkı tutun. Uzak kalıp hasret ölmektense, içinde kalıp hakkına sahip çık.
Denedim dersin, denemeye değdi dersin. Değer çünkü.
Bu ülkeden gitmek zorunda kalmış, sürgün yemiş, yaşarken haksızlığa, iftiraya uğramış sanatçıları, yazarları düşündüm bütün bir yaz boyu.
Yazdıklarını, yaptıklarını düşündüm.
Anladım.
İnsan nasıl da canı yandığı için öylesi ağıtlar yazıp söyler, Ahmet Kaya’nın “Beni Vur” şarkısını dinlerken anladım.
Nazım Hikmet’in “Rüzgara Karşı Yürüyen Adam” şiirini okurken, Fazıl Say’ın “İnsan İnsan”ını dinlerken bir kere daha anladım.
“Canını yakan seni öldürmez, güçlendirir, kesin bilgi” dedim.
Şunları da düşündüm:
İkiyüzlülük, samimiyeti kötüye kullanmak, sağ gösterip sol vurmak, adalet, hak hukuk tanımamak ve bunları umursamamak; insanların iletişim haklarını elinden almak, insanları kazançlarına, eğitimlerine, diplomalarına göre değerlendirmek/aşağılamak, hakaret ederek psikolojik şiddet uygulayıp saygı talep etmek; emeğe saygısızlık, hakkını aradığın, bilgi almak istediğin, can güvenliği ve çevre gibi konularda hassasiyet gösterip öncelikli çözüm beklediğin için “vurun kahpeye” muamelesi görmek, kadına şiddet uygulamak sanmayınız ki sadece bir iktidar partisi nağmesidir.
Bir Türkiye gerçeğidir.
Üzücü olmakla birlikte tedavisi de olan bir yara gibidir.
Merhemi de; karşılıksız ve koşulsuz şekilde, karar ve ihtiyaçlarına saygı göstererek adil ve eşit haklar tanıyarak, sorularına dürüst cevaplar vererek, harbi severek yetiştireceğimiz çocuklardır.
Yol uzun olsa da, niyet iyi olduktan sonra o sonuca elbet varılır.
Yonca
“maratoncu”

Yazarın Tüm Yazıları