Paylaş
“Merhaba sevgili Sezen Aksu, Ben size, kendi kişisel müzik, duygu, çocukluk, genç kızlık, kadınlık, annelik, insanlık, hayvanlık tarihim adına minicik bir teşekkür etmek istemiştim” demek içindi.
Çocuktum, evde, teyzemlerin evinde, arkadaşlarımın evinde bir köşede, radyoda hep Sezen Aksu şarkıları çalardı.
Çabalamadan, fark etmeden sözlerini ezberlerdim.
İnsan çocukken o sözlere pek takılmıyor. Ya da ben takılmamıştım.
Dilime dolanırlardı. Severdim.
Bir şekilde pıt diye söylerdim dilim döndüğünce.
Sonradan fark ettim ki, bazı sözleri çocuk aklımla uydurduğum halleriyle öğrenmişim, öyle de yerleşmiş dilime. Hâlâ öyle söylerim, gülümserim kendime.
Mesela en sevdiğim çocukluk Sezen Aksu şarkı cümlem şu;
“Oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki neslimize.”
Koca şarkıdan bir bu cümleyle ne hayaller kurdum durdum anlatamam.
Peter Pan olurdu kimi zaman yanımda, bazen de ET.
Yıldızlara başka türlü nasıl oturabilirsin ki! İlla uçacaksın Peter Pan’la, ya da E.T ile beraber evine gideceksin.
Sonra biraz büyüdüm, yahu ne alakası var Peter Pan, ET. Bu bildiğin damardan bir aşk şarkısı!
E olduk genç kız, olduk âşık, anladık, anca.
Genç kızlığımdaki en büyük aşklarımın içinde dışında, sağında solunda, arka ve ön planında hep bir yerde vardı Sezen Aksu şarkıları.
Sözler daha anlamlıydı artık. Uydurmaca söylemiyordum.
Ezberim kalbimdendi.
De sıkıntı şuydu: Ergen ve âşık kızın sabah akşam “Beni yak kendini yak” diye inlerse odasına kendini kapatıp, anası hele de evhamlı babası dertlenir tabii ki de! “Yahu bizim kızda bir hâl var, yakacak mı kendini ne?”
Yok baba ya... Ne yakması filan...
Ne mümkün babanı ikna etmek! Adam ne zaman odaya girse iki gözüm iki çeşme, walkman’de kulaklığımda karanlıkta; “Aşk için ölmeli aşk o zamaaaaan aşk” diye hönkürüyorum bir köşede.
Neyse...
O günler benim için siz ilahken, Babam için “Ulen Sezen Aksu yaktın bizi” dönemleriydi. Sağ salim atlattık geçti.
Aşk yakmadık yakılmadık. Ama öldük dirildik. Ve her yaşanana Allah’ına kadar değdi.
Bir sene yazın, “Seni İstiyorum” şarkısı beni resmen esir aldı. Takılmış plak misali söylüyordum.
İnsan o şarkıyı söylerken berbat bir şarkıcıysa benim gibi, o şarkı insanın nefesini başka türlü kesiyor. Cümlelerin sonu geliyor da, bir sonrakinin başını getiremeden tıkanıyorsun. Ben de tam bunu seviyorum mesela.
Avaz avaz nefesim yetemeyerek söylemeyi!
Çünkü “Seni istiyorum” diyebilmek tam da budur: Nefesini keser, bir cümle edersin de gerisi gelemez...
Büyüdüm koca kadın oldum.
Anne oldum.
Kedi olduğumu düşündüğüm zamanlar var, gergedan olduğumu düşündüğüm zamanlar olduğu gibi.
O yüzden bence hayvan da oldum, oh iyi ki oldum!
Ve nihayet, ben de, çok şükür “Gidemem” şarkısının sözlerinin ta kendisi olmuşum.
Her ne kadar “Bu kızı yeniden büyütmeliyim” diye burnumu çekip dursam da, “Küçüğüm”den öteye iki adım büyüyememişim.
Ve Sevgili Sezen Aksu, sizin şarkılarınız hâlâ ve iyi ki var.
Bir ülkeye sözü, müziği, bu kadar çok mâl olmuş az öz kadın var.
Bi avuççuk kadar...
Altını çizerek kadın diyorum.
Çünkü bu ülkede bir şeyler zor ama kadın olmak hep daha zor.
Kadın ve söz ve müzik ve yazmak ve olmak en zor.
“Biraz Pop Biraz Sezen”, beni tam “yaşsız bir kadın oldum ben” dediğim yaşımda ihya etti.
Albümün içinden kendine en azından bir cümle alıp saklamayacak kadın yoktur.
Oradaki o cümleyi anlamayacak, kıs kıs gülmeyecek, “Al işte bu!” demeyecek kadın yoktur.
Ya da ne bileyim, yalnız olmadığını görüp bir derin ve gözleri buğulu oh çekmeyecek kadın azdır be!
Bir şarkının bir cümlesinde bile birleşmek, büyük bir gizli güçtür bence.
Size ulaşamayınca, kısmet değilmiş, vardır elbet zamanı deyip, durdumdu.
Yahu, oysa ben de bir yazarım. Kadın, yazar.
Yazarım duygularımı, yazdığım için rahatlarım dedim, size mektup yazmaya karar verdim. Yazdım.
Bir kadın ilk sözünden beri gele gide ısrarla söylem ve eylemiyle “Sadece aşka tapmışım” diye bu ülkenin kalbine şarkılar söylüyorsa, hep beraber “acı değil, aşkla demlenelim” diyedir.
Öyle de olsun.
Teşekkür ederim.
Yonca
“koca kıçlı”
Paylaş