Paylaş
Ben hırsa maruz kaldığımda veya hırsı gözlemledikçe hırpalandığımı fark ediyorum.
Açtım baktım.
TDK şöyle tanımlamış bu ikisini;
Hırs
1- Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku
2- Öfke, kızgınlık
Azim
Bir işteki engelleri yenme kararlılığı
Duraksadım.
Hırs tanımında öfke ve kızgınlık var. Belki de o yüzden böyle hissediyorum hırsı görünce dedim. Yani hırpalanmış. “Sonu gelmeyen” tanımlaması da kalbimi sıktı.
Tatminsizlik, bazen bir şeyi bırakamama, kabullenememe filan beni yoran, üzen, bir şeyleri anlamamı zorlaştıran şeyler.
Sonra bu işe bir de ironik olarak bakmayı dene Yonca dedim ve Ekşi Sözlük’te ne var diye baktım. Onlar da çok ciddiydi.
Ekşi Sözlük
Hırs, elde etmeye çalışılan şey için başkalarına zarar verebilmek, azim ise başkalarına zarar vermeyi aklından bile geçirmemektir.
Hırs istektir, azim ise gayrettir.
Hırs maratona start verildiğinde deli gibi koşmaya başlar, azim efendice seyirtir. Kilometreler sonra dili dışarıda yerde yatan hırstır, “n’oldu....!” diye yanından süratle geçen azimdir.
Hırsın gözü kördür. Azim ise hep gördüğü halde, gerektiğinde görmemezlikten gelebilen, çatlamayan sabır taşı.
“Biri olmadan öbürü olmaz, ikisinden de azıcık olması lazım ki başarı olsun” filan gibi şeyler de yazılıydı.
Hayatta hepimizin varmak istediği hedefleri, amaçları, hayalleri, kendine koyduğu birtakım başarı, mutluluk kriterleri var.
Bunların gerçekleşmesi hiç kolay değil. Gerçekleşmediğini görmek ve kabullenmek de kolay değil. Bazen olmadı mı olmuyor işte.
Hayalin, amacın, hedefin için neleri göze alabilecek olduğun, neleri görmezden gelip nelerden vazgeçebilecek olduğun hep çok kişisel tercihler. Kimseyi tercihlerinden dolayı yargılamak asla haddime değil.
Ben kendi adıma azim denen duyguyla çok daha iyi hissediyorum.
Hırs bana hiçbir zaman iyi gelmedi. Beni bir yere getirmedi hırslarım. Beni benden götürdü orası kesin.
Bana hep ya şu ya bu gibi; ne ondan ne bundan vazgeçmeyi isteyeceğim şeyleri tercihe zorladı. Mutsuz etti beni hırs. Yıkıcı etkisi oldu üzerimde.
Yapamadım.
Kendimden vazgeçtim o şeyleri kaybetmeyi göze almak istemediğim için. Buna başarısızlık der kimisi, bense huzur derim.
Hırs başkalarıyla derdi olan bir duygu gibi geldi hep bana. Oysa benim tüm derdim, çabam kendimle.
Kendi bahçemi yeşertmek en büyük amacım. Başkasının bahçesine bakıp “benimki onunkinden daha iyi olmalı” değil hayat amacım.
“Hayırdır pazartesi pazartesi n’oluyo Yonca ya?” diyorsanız, haklısınız. Daraldım da azıcık ondan, içimi yıkıyorum yazarak.
Hırslarına yenik düşen, hırsları yüzünden elinde kalan tek minnacık mutluluğunu bile kaybeden insan hikayelerine denk geldim.
Üzüldüm...
Ne oluyor da insanların gözünü hırs böylesine kör ediyor diye kendime sormaya başladım.
Kendininkini değil de başkasının hayatını yaşamaya çalışarak hırslarla yanan kalplere, ellerindeki güzellikleri fark edip azimle onları kaybetmemek için emek vermelerini ve şükredebilmelerini hatırlatmak, dilemek istedim.
Şükredebilecek bir şeyinin olduğunu düşünmek, farkında olmak öyle büyük mutluluk ki!
İlk başta aklına bir şey gelmiyorsa, otur azimle düşün.
Hayatında seni ne mutlu ediyor?
Nedir elinde şu an olan ve olmazsa çok üzüleceğin o şey?
Hah varsa en saçmasından bile bir cevabın... Hemen şükret işte.
Basite indirgeme o şeyi.
O küçük ve önemsiz, hatta nasıl olsa elde var dediğin şeyi kaybettin mi, inan çok büyük oluveriyor...
Yazmak iyi geldi.
Azıcık rahatladım sanki...
Yazabildiğim için çok şükür işte.
Yonca
“azimle”
Paylaş