Paylaş
Bu cümledeki “yeterince” kelimesinin altını çizmek isterim.
Bana göre birileri benden hep daha güçlü, pek tabii ki de öyle. İyi de, ben de elbette birilerinden daha güçlüyüm. Ama nedense cümlenin bu kısmını kurmak pek aklıma gelmiyor.
Ben hep benden daha güçlülere göre kendimi değerlendiriyorum. Bir konuda güçlü olduğumu düşündüğünü söyleyen kişiye de -utanarak itiraf ediyorum- şüpheyle yaklaşıyorum.
Bu karşımdaki kişiyle ilgili değil, benim güven duygumla ilgili.
Örnek mi?
Yüzme antrenmanlarında çok zorlanıyorum, yüzmede zayıf olduğumdan böyle olduğunu düşünüyorum. Antrenörüm “Yüzmeye bu kadar laf ediyorsun, yüzmek zor geliyor diyorsun ama yüzmede tahmininden güçlüsün” dediğinde, antrenörümün sırf bana gaz vermek için bunu uydurduğunu filan düşünecek kadar alçalabiliyorum.
Veya yoga yaparken hocam “Oldukça güçlüsün” dediğinde ben yine hocamın beni yüreklendirmek için abarttığını düşünüyorum.
Ben asla o dedikleri kadar olamam, değilimdir veya karşımdaki hocalar da sanki afedersiniz dandik insanlar da sürekli bana gaz vermekle akıllarını bozmuşlar.
Hadi kendime güvenesim yok diyelim, peki insan bu kadar mı kendini görmek istemez de “hocam” dediği bilgisine saygı duyduğu, konusunda uzman insana bile şüpheyle bakmaya kadar gider?
Evet burada bir cümlelik duralım da, ben de bir nefes alayım.
...
Ve, dün sabah yazımı yazıyorum, kızım yanıma gelip “Anne, birileri bana ne kadar güçlüsün deyip duruyor. Neden öyle diyorlar, anlamıyorum. Ben hiç öyle hissetmiyorum!” dedi.
Buyur buradan yak Yonca.
İçimden ilk tepkim tabii ki “İşte bunlar hep benim yüzümden” annelik vicdanları oldu.
Sonra, “Ya Yonca bırak allasen, her şeyin de suçlusu yine sensin yani öyle mi?” etabı geldi.
Hemen o etaptan “özgüven sorunu var bizde” analizlerine atladım.
Ardından, “Ay bıktım ben bu kişisel sorgulamalardan” kısmına sıçradım.
Derken “Gücüne deeee, kadınlığına da, kafama daaa, analığıma da...” kısmı başladı.
Bütün bu dediklerim saliseler içinde oluyor tabii.
Bir de çocukta hasar bırakmadan en doğru cevabı vereceğiz sorunsalımız var malum “eğitimle öğretilmiş çaresizlik sendromlu” güçlü kadınlar olarak, tamamen yandım gari.
İşte böyle anlarda hemen kendime “Neysen o Yoncacım. Zorlama yok. Allah ne verdiyse içinden geleni söyle, rahat ol” diyorum.
“Al benden de o kadar Destina. Kendimi bıraktım, karşımda bana bunu söyleyen insanlara şüpheyle bakacak kadar saçmalıyorum” dedim.
“Ben de” dedi.
“İyi işte, yalnız değilsin” dedim.
“Anne bunu yazsana” dedi.
Tamam dedim, yazmaya başladım.
Yazarken de döndüm Destina’ya “Peki güçlü kadın olmayı nasıl tanımlıyorsun?” dedim.
“Kendine, yaptığın işe inanmak ve güvenmek. Yapmak istediğin her neyse o konuda özgüvenli olmak. Kendini sevmek ve bunu yaptıklarına yansıtmak. Aslında, güçlü kadın olmak, kendine saygı duymak” dedi.
İkimiz de sustuk.
Tam ağzımı açtım, “Peki Destina sence...” derken;
“Anne o soruyu sorma lütfen. Ne soracağını tahmin ediyorum. Ben kendi cevaplarımı kendime verdim. Sen de kendi cevaplarını kendi kendine ver” dedi.
Tamam, dedim.
Bu kadar.
Yonca
“saygı”
Paylaş