Paylaş
Yazı, kelime, tablo, şarkı, müzik, şiir, tasarım hepsi bir fikirle doğar; her biri kişiye ve fikrine özeldir.
Referans göstermeden, izin almadan alıp da kendi fikrinmiş gibi paylaşamazsın, kullanamazsın.
Birçok konuda telif hakkı var. Fikrini koruma altına alabiliyorsun, ancak yazdığın yazı hakkında senden habersiz “kopyala yapıştır” yapıldığını, sosyal medyada paylaşıldığını gördüğünde, “Ne var canım bu kadar rahatsız olacak, sileriz gider” gibi bir şeyle karşılaştığında kalakalıyorsun.
Özür dilemek, fikri çalmaktan daha zor olmasa gerek diye düşünüyorum.
Ne zaman böyle bir olaya tanıklık etsem, duysam çok üzülüyorum.
Oturduğu koltuğu, sofradaki yeri bile insana bir şey ifade ediyor değil mi?
“Orası benim yerim” diyoruz hani. Önemsiyoruz, benimsiyoruz. (Ne güzel kelime benimsemek!)
Fikir nedense o kadarcık bile değerli görülmüyor çoğu zaman.
Yazılan bir yazının yazarı için “çocuğu” demek olduğunu anlayamıyor çoğu kimse. Okuduğun 5 cümle için kimi zaman saatlerini verdiğini, o cümleyi şöyle mi bitirsem, böyle mi umuda bağlasam, bu yazıyı nasıl çözüme ulaştırsam diye gözünü tavana dikip saatlerce çalışabilmiş olacağını düşünemiyor kimileri.
Veya bunu önemli bulmuyor belki.
Ben değerli, önemli ve çok kıymetli buluyorum; her fikri, her emeği.
Sohbet arasında bana anlatılan ve birden kalbimden vuran bir cümleyi bile bana söyleyen kişiyi referans göstermeden paylaşamıyorum.
Çünkü o kişi dedi onu, onun cümlesiydi, fikriydi.
Bir keresinde bana kendi yazımı “Bak adam ne güzel yazmış” diyerek bambaşka birinin imzası ile gönderdiler.
Kalakaldım. O kadar üzüldüm ki...
Geçenlerde bir yazar arkadaşımın başına geldi.
Birisi sanki kendi yazısıymış gibi sosyal medyada paylaşmış. Hiçbir hak iddia edemiyorsun, “Ne var canım, silerim olur biter” cevabı alıyorsun.
Olmaz arkadaş. Olmaz.
O kadar basite indirgeyip öyle kolay değersizleştiriyoruz ki her şeyi.
Olmaz.
Dünyada fikirden daha değerli, daha özel ne var bir sorarım size.
İnsanlar “bir fikir” dinlemek, ilham almak için fikir sahibinin hakkını teslim etmek için paralar ödüyorlar. Çünkü var bir değeri.
O kişinin işi düşünmek, fikir üretmek, ilham vermek, kelebek etkisi yaratmak. Değeri var söylediklerinin, yazdıklarının, anlattıklarının. Mutlaka da bir alıcısı, değer bileni var. Çalamazsın. SeninMİŞ gibi yapamazsın.
Etik bunun adı... Etik. Ve bu yapılan etik değil. Hırsızlık!
Yazıda da böyle.
Resimde de... Müzikte de. Dünyayı bisikletle turda olan Gürkan Genç bir keresinde “Koca dünyada bir tek Japonya, Singapur ve Kore benden yazı isteyip karşılığında da hakkımı ödedi. Yoksa herkes yaz yolla diyor” demişti.
Öyle üzüldüm ki.
Bizde de durum farklı değil.
“Nasıl olsa sana bir köşe verdik, yetmez mi?” deniyor.
Bu cümleyi kuran nasıl kuruyor...
Yetmez, sen yaz, birileri de kopyalasın, kendi yazmış gibi yapsın öyle mi?
Of pof of!
Khaled Hosseini’nin “Uçurtma Avcısı” kitabından bir alıntı yapayım tam da şimdi:
“..Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır.
Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir.
Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, adaleti çalmış olursun...”
Çalma.
Üret.
Adalet.
Yonca
“fikirbaz”
Yarış takvimim
◊ 23-30 Eylül, Likya Yolu Ultra Maratonu var. Beni UTMB’ye her anlamda hazırlayan bir rota ve organizasyon. Hâlâ kayıt yapmadıysanız hatırlatıyorum. Ben hayatım boyunca hep oradayım. Tek bir gününü, adımını, saatini kaçırmak istemiyorum. (www.likyayoluultramaratonu.com)
◊ 8 Ekim, Eker I Run Yol Koşusu... İlk defa Bursa’da koşmaya gidiyorum. Memlekette koşmadığım yer kalmasın hayalime bir tık daha atmak için sabırsızlanıyorum. (www.ekerkosu.com)
◊ 15 Ekim, Gloria Ironman 70.3... Dünyanın en hızlı Ironman 70.3’ü olacak. Benim için ilk bireysel deneme. Geçen sene “kuzenbirlik” olarak takım yarışmıştık.
1.9km yüzmek ayrı, 90km bisiklet ayrı düşündürüyor beni, hele bunları aşayım 21km elbet koşarım diyorum.
3 farklı branşta antrenman yapmak için de çok zorlanıyorum; ama yılmayacağım, elimden geleni deneyeceğim. Olaya pek tabii ben, kardeşim ve kuzenim olarak bu sefer bireysel katılıyoruz. Bizi Instagram’da @kuzenbirlik hesabımızdan takibe bekleriz, hayli izlenesi bir haldeyiz. (İnternete “Gloria Ironman” yazın, tüm bilgiler çıkacak.)
◊ 28 Ekim, Dalyan Caretta Run... Yarı maraton (21km), 14km ve 5km parkurlar var. Geçen sene gidemediğim için o kadar üzülmüştüm ki, bu sene kaçırmıyorum.
Dalyan’ın bendeki yeri çok özel. Hem mevsimi, hem ortamı hem de koşunun Caretta’ları sağlığına kavuşturma amaçlı olması ayrı güzel. Hadi... hep beraber. (www.dalyancarettarun.com)
Yonca “koşkızım”
Paylaş