Paylaş
Bazen bu kadar çok projeden haberdar olup hepsine yetişemiyor olmama üzülüyorum, bazen de buna şükrediyorum.
“Yeter ki iyi şeyler ola dursun, sen yetişeme Yonca” diyorum.
Çok hoşuma giden bir resim yarışması haberi aldım.
Oldum olası resim yarışmalarını severim. Çocukların kendilerini resimle ifade etmelerini çok severim desem daha doğru olur.
Kelimelere dökemediğin her şeyi anlatır renkler, şekiller.
Bir çocuğun yaptığı resme saatlerce bakıp inceleyebilirim.
İşte o yüzden bu haber de hoşuma gitti.
“Epilepsi ve Ben” diye bir resim yarışması düzenleniyormuş.
Hem de bu sene Türkiye çapında düzenlenen bu yarışmanın dokuzuncusu senesiymiş. Belli ki uzun yılların emeği var işin içinde.
Yarışmanın amacı, çocuk ve genç epilepsi hastalarına sosyal destek sunmak ve farkındalık yaratmak.
Yarışmaya epilepsi teşhisi konmuş 6-11 ve 12-16 yaş arası epilepsi hastası çocuklar ile gençler katılabiliyor.
Katılımcıların epilepsiyi algılayışlarını, epilepsi ile nasıl yaşadıklarını; epilepsinin kendilerini nasıl etkilediğini anlatan resimler yapmaları isteniyor.
Bütün bilgilere
www.epilepsiveben.net’ten kolayca ulaşabilirsiniz.
Son katılım tarihi
15 Temmuz 2015.
Yonca
“renk”
Harry Potter’dan Quidditch
Gençlerin girişimciliği beni benden alıyor.
Ece Berkyürek’ten bir e-posta aldım.
Hem çok ilginç bir spor dalından haberim oldu, hem de yapmak istediklerine destek olabiliriz diye düşündüm.
Buyrun Ece anlatsın, siz okuyun:
“Yonca Abla, sporla ilgilendiğinizi ve güzel amaçlar uğruna koştuğunuzu biliyorum.
Ben şu an Quidditch sporuyla ilgileniyorum.
Quidditch, Harry Potter kitaplarından esinlenilen bir spor dalı.
Amerika’da 2004’ten beri, Türkiye’de ise geçen seneden beri oynanıyor.
Kadınlı erkekli, marjinal bir spor. Yeni bir spor dalı olduğu için de şu an sadece 5 takım var.
ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi’nde takımlar, diğer üniversitelerde de Quidditch toplulukları açılıyor.
Geçen sene resmi lig turnuvaları düzenleyen, uluslararası turnuvalarla iletişime geçen bir Quidditch Derneği de kuruldu. Ben de aynı zamanda bu derneğin bir üyesiyim.
Bu sene temmuzda İtalya’da 12 farklı ülkeden milli takımın katılacağı bir turnuvaya gidilecek. Takımın içinde de yer alıyorum.
Fakat hepimiz öğrenciyiz ve sponsora ihtiyacımız var.
Bu konuda size danışmak istedim. Bir sponsorluk dosyası hazırladık, ilgilenen herkese gönderebiliriz.
İçinde Quidditch’le ilgili bilgiler de var.
Bize köşenizde yer verip destek olabilirseniz, çok seviniriz.
Çok teşekkür ederim.
Ece Berkyürek
Quidditch Derneği Organizasyon Komitesi Üyesi”
Ne yalan söyleyeyim, ben 40 kere düşünürdüm bir “büyükten” bir şey isterken.
Birincisi samimiyetle, kolaycacık yaklaşılabilir, ulaşılabilir bir insan gibi görülmek ve olmak beni ihya etti, ikincisi de dümdüz lafı dolandırmadan gönül verdikleri spor için milli takım kurup turnuvaya gitme çabaları çok hoşuma gitti.
Umarım istedikleri sponsoru bulabilirler.
Dosyaya ulaşma ve gereken bilgileri almak için en iyisi Ece’nin mail adresini vereyim: eceberkyurek@gmail.com
Yonca“mutlu elçi”
İNCER ÇEKİRDEĞİ
Bahçeme diktiğim incir ağacının büyümesini izlerken hani şu “incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler” deyimini hatırladım.
Ne kadar güzel bir deyim o.
İncir çekirdeğini doldurmayacak şeyler diye tarif ettiğimiz o minnacık şeylerden ne kadar çok, çabuk ve kocaman etkileniyoruz değil mi?
Şu koca kalp, o minnacık şeylerden nasıl da böyle etkilenip ne kadar kolay kırılıyor değil mi?
Oysa sana her şeyi yapma, başarma gücü veren, bütün cesaretinin olduğu yer de o aynı kalp. Biz o kalbin gücünü unutuveriyoruz minnacık şeyler canımızı yakınca.
O yürekle dağları aşıyorsun ve o aynı yürekle incir çekirdeğini doldurmayacak bir şeyler için pıt diye yıkılabiliyorsun.
Acaba neden ve nasıl bu ağaçla bu deyim bağdaşmış diye merak ettim.
İncir çok güçlü bir ağaç, meyvesi çok önemli vitamin kaynağı, yaprağının sütü siğile iyi gelir, kökleri öyle güçlüdür ki evleri yerinden oynatır.
Yani acaba değmeyecek şeylere kırılırken kendimize incirin gücünü hatırlatsak faydası olabilir mi diye iç geçirdim.
Bu arada dünyada incir üretiminde de 1 numarayız mesela...
Yonca
Paylaş