Paylaş
Ne zaman bir yerde bi “en” var, o yer bir çekim oluşturuyor orası kesin.
Hiç anlam veremediğim bir “Dünyanın en yüksek binası” mesela binlerce insanın görmek istediği bir çekim alanı oluyor.
En hızlı araba var. En büyük göl var, en küçük ada var...
En hızlı maraton da var.
Berlin Maratonu.
En hızlı denmesinin nedeni de, 42 kilometre 195 metrelik maratonda dünya rekorlarının mutlaka orada kırılıyor olması.
Koşanlar aleminde kim Berlin Maratonu’na gidiyorum dese, “ooo dünyanın en hızlı maratonu” dersin, öyle bir ün işte.
Geçen hafta sonu sürekli bunu düşündüm Belek’te, ikinci kez yapılan Gloria Ironman 70.3 sırasında.
Ironman’lere sordum, organizasyon yetkililerine sordum, dünyanın birçok şehrinde Ironman yarışlarına katılmış şampiyonlara, arkadaşlarıma, koçlara, sporculara sordum teyid etmek ve düşüncemi doğrulamak için.
Öyle bir parkur, öyle bir ortam yaratılmış ki, evet Gloria Ironman 70.3 dünyanın en hızlı 70.3 Ironman yarışı olur.
Haklı ve hak edilmiş o “en hızlı” namını salar ve tüm sporcular rekorlarını kırmaya, en iyi derecelerini yapmaya gelirler.
1.9 kilometrelik yüzme için start alınan yer Gloria Serenity Resort müthiş bir tesis.
Aynı tesis içinde koştum, aynı mekanda koşmaktan korkarken 21 kilometre nasıl geçti anlamadım.
Resmen bi çeşit orman, göletler, yeşillik içinde süzüldük.
Yüzmeye oradan başlıyor oraya dönüyor, 90 kilometrelik bisiklet için de yine oradan start alıp orada finiş yapıyor ve 21 kilometrelik yarı maraton için koşmaya yine oradan başlayıp Gloria Sports Arena’da bitiriyorsun.
Finiş yaptığın yer, muazzam bir spor arenası. Otel, tamamen spora, sporcuya odaklı bir yer.
İniş çıkış ve eğimin az olduğu bir yarı Ironman parkuru yaratılmış. Dolayısıyla inanılmaz hızlı ilerliyor yarış.
Açıkçası böyle iyi ve ince detay düşünülmüş bir spor kompleksi ağzımı açık bıraktı.
Buz havuzuna kadar vardı daha ne olsun.
Dubai’de antrenman yaparken gittiğim olimpik havuzu ve etrafındaki sadece bisiklete özel 180 kilometrelik parkuru gördükçe kıskançlığımdan çatlıyordum.
Rahmetli Nuri Özaltın gerçekten vizyon sahibi biriymiş.
Hayatta her şeyi bırakıp sporcu olası geliyor insanın. Sporcu olarak müthiş zevk aldım katılmaktan.
Hele de bu sene yaşadığımız bunca üzüntüye, can kaybına, teröre, bunca turist kaçıran, hayat durduran olayı düşününce, gelen yabancı sporcuların karşılaştığı bu olağanüstü manzara ve ülkelerine dönüşte anlatacaklarını düşününce, ne desem mutlu oldum, gurur ve onur duydum.
Spor turizmi diye yazmıştım size geçtiğimiz hafta.
Spor turizminden de öte bir şeydi.
Bizler orada yarışırken, aileler, küçük çocuklar, pusetlerinde bebeler de bu şahane ortamdan nasiplendi.
Gönüllüler beni benden aldı bir teşekkür de onlara.
Son yarışmacıyı beklerken o genç gönüllülerin ve tüm ekibin gösterdiği coşkudur en büyük takdiri hak eden.
Biz Kuzenbirlik takım olarak çok eğlenerek yarışı tamamladık.
Dahası bizim için, kuralları ayrı, antrenmanı ayrı zorlayıcı Ironman olayına giriş için müthiş bir deneyim oldu.
Müthiş gaza geldim.
Seneye Kuzenbirlik olarak yine orada olur ama bireysel yarışırız dedik.
Bir de, birbirini spora teşvik etmek, spor yapan aile ferdine destek vermek, anlayış göstermek, yanında olmak insanın kimyasını, hayatını, çoluk çocuğunu iyi yönde etkileyen bir şey.
Bu dediğimi de yazın bi kenara.
Her spor organizasyonu insana birlik, barış, anlayış, spor terbiyesi, dayanışma öğretiyor...
Bizim memleketin en çok ihtiyaç duyduğu şeyler bunlar.
İlgi ve desteklerimize...
Yonca
“takım kaptanı”
Paylaş