Paylaş
Benden önceki kiracı çıktıktan sonra bahçe kısa süre de olsa bir aksilik yüzünden sulanamamış. Hava da fırından beter sıcak olduğundan sitenin zaten her evin bahçesine diktiği o ağaçlardan biri hemen kurumuş.
Takdir edersiniz ki Dubai gibi doğası çöl sıcağı, fırın ötesi olan bir ortamda herhangi bir bitki yetiştirmek, ağaç büyütmek hiç kolay değil.
İmkansızı başarmaktan bahsediyorum size ve inanın Dubai imkansızı başarıyor söz konusu ağaç dikmek ve yeşilleşmekse...
Su denizden reosmoz yöntemiyle elde ediliyor, toprak da olmadığından ithal ediliyor vesaire vesaire.
Döneyim bahçemdeki ölü ağaca.
O dalları kurumuş, hayattan elini çekmiş ağacı sökmek ve yerine hemen başka ağaç dikmek istediğimde durduruldum.
Bahçıvanların ödü patladı, hemen site yönetimini çağırdılar.
Bana, ölü bile olsa hiçbir ağacın belediyeden izinsiz sökülemeyeceğini, sökülürse de çok ciddi cezalar kesileceğini söylediler.
“Ancak yeni ağaç dikip ekebilirsiniz, hiçbir ağacı sökemezsiniz” diye de eklediler.
Nasıl kıskandım bu uygulamayı biliyor musunuz, delirdim kıskançlığımdan!
14 yıl önce çöl olan Dubai’de parklar bahçeler yemyeşil. Her daim mevsim çiçekleri ekilir.
14 yıl önce bir tane bile arı göremezdiniz, oysa şimdi arılar dolaşıyor bahçelerde. Yerel tarım diye bir şeye rastlanmazdı, şimdi yerel organik marul, havuç bile bulabiliyoruz.
Abu Dhabi–Dubai arasına ekilen binlerce ağaç büyüdüğünden beri yağmur yağar oldu senede 1-2 hafta.
Çölde yağmur olacak iş değildi ama oldu.
Şimdi geleyim bu yazının asıl amacına...
Kuşadası Milli Park dibindeki Güzelçamlı sahilinde binlerce yazlık var. Denizin dibindeki evlerden bazıları bahçelerine diktikleri ağaçların dibine asit döken, kesip budayan ev sahipleriyle nasıl baş edeceğini şaşırmış durumda.
Hayır yanlış okumadınız, dikili ağacın dibine asit dökenler var!
Bir tanıdığımın diktiği 13 çam ağacından sadece biri yaşatılabildi.
Neden mi?
Arkadaki evler manzarası kapanacak diye şikayetçi.
Yahu ağaç büyüyüp gitti mi manzaran kapanmıyor. Zaten manzara kapatılabilir gibi değil. Önün lebiderya deniz!
Dahası senin o doğaya binlerce ağaç borcun var çünkü oturduğun ev şeftali, mandalina, portakal bahçeleri yok edilerek dikildi.
O çamlar büyüse de altında kaybolsa evleriniz, değerleri artsa!
Hem denizin 50 metre dibinde oturup hem de manzara takıntısı olan insanlar, çamlara, iğde ağaçlarına, karabiber ağaçlarına saldırıyorlar.
Bir başka komşunun karabiber ağacı vardı muhteşem, onun da dibine ilaç döküp kurutmuşlar, görünce kalp krizi geçiriyorum sandım.
Arkadaşımın evinin bahçesine dikip gittiği zakkumları sökmüşler...
Aklım almıyor bu caniliği!
Belediyelere soruyorum!
Sahillerimizdeki belediyelere sormak istiyorum şimdi:
1- Ekili, dikili ağaçlar ve bitkiler için nasıl bir koruyucu düzenleme yapacaksınız?
2- Ağaca, bitkiye zarar veren, dibine asit dökecek kadar gözü dönen merhametsizlere nasıl bir ceza keseceksiniz?
3- Milli Park dibindeki Güzelçamlı sahil evlerinde, ön taraflara ağaç diken ev sahiplerinin yaşadığı bu zulüme nasıl “DUR” diyeceksiniz?
4- Sadece Güzelçamlı’da değil, Bodrum’da, Gökova’da, arabalardan atılan çöplere, sahillere bırakılan pisliğe nasıl bir cezai uygulama getireceksiniz?
Ben, olan doğasını yok eden ülkeme ve insanlarıma öfke duyarak çıldırmak;
Olmayan doğayı yoktan yaratan Dubai’yi kıskanmak istemiyorum.
Ben Dubai’de ölü bir ağacı sökmek için bile izin almak zorundayken, dikili ağaçlarımızı öldüren insanların lay lay lom takılabilmesini kabul etmiyorum.
Ağaçların canına kast edenleri isim soyad semt mevkii ve ev numarasına kadar yazacağım ki, evinin değeri kendi değer seviyesine düşsün!
Son bir şey daha...
Bu yazının başlığı “Dubai” filan değil de, “Ağaçlarımızı koruyalım” olsaydı, aynı şehvetle okumaya gelen kaç kişi olurdu acaba?
Yonca
“yeşil”
Paylaş