Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Bu ülkenin kadınları

Bu yazıya nereden başlasam bilemiyorum. Şu anda gecenin hayli geç saati, Likya Yolu Ultra Maratonu’nda koşmak için hazırlığımı tamamladım ve son 48 saattir uyumaya hiç vaktim olmadı.

Haberin Devamı


Alanlar, uçaklar, yetişmeye çalıştığım işler 1 Aralık tarihine kadar hakikaten boyumu aştı gibi görünse de; peşinde koştuğum her şey uğrunda koşmaya değer.
Anlatmaya çalıştığım, bu köşede yazdığım, sosyal medyada paylaştığım her şeyi kökünden göğüne kadar seviyorum.
Çocuklarıma sürekli “Dopdolu ve kendimi bir işe yarar hissettiğim bir ömür geçiriyorum, umarım siz de her gün benim gibi hissedersiniz” deyip duruyorum.
Şu an hiç yorgun hissetmiyorsam bunun başka bir açıklaması olamaz di mi?
Aklımda öyle çok cümle arı gibi vızır vızır uçuşuyor ki, dağınık yazacağım bugün buraya.
2 sene boyunca bir web sitem olsun diye uğraştım. Türlü aksilik peşimi bırakmadı.
Ben basit bir şey istemiştim oysa ki, olamadı.
Tek derdim kitabımı olduğu gibi paylaşmaktı, bir de aklıma estikçe bir şeyler yazmak, gerçekleştirdiğim projeleri de orada toplamak...
Yonca’nın bir evi olsun, tabii ki adı www.4yaprakliyonca.com olsun, ben de ona ağaçlar, çiçekler ekip yeşerteyim istiyordum yani.
Tam ümidimi kesmiştim ki, tanıdığım en çalışkan ve yapıcı kadın blogger arkadaşım Banu Tozluyurt -“Dut Ağacı” kitabının da yazarıdır- bana tanıdığım en hızlı ve iş bitirici kadın Zuhal’i önerdi.
Zuhal, tek bir e-postada tüm istediğimi şak diye anladı.
Bana web sitemin hazır olduğunu söylediğinde, benim yüzümden olan gecikmeler dahil, her şey 1 ayı ya almış ya almamıştı.
Bir işe kadın eli değince, hiç kimse kusura bakmasın, olay boyut değiştiriyor işte.
(Hani eğer siz de kıvranıyorsanız böyle şeyler için, Zuhal diyorum başka bir şey demiyorum. Zuhal’e www.dijizu.com adresinden ulaşabilirsiniz.)
Şu anda, 4yaprakliyonca.com web sitemde, her hafta salı ve perşembe, bütün projelerimde takım arkadaşım olan bir başka çalışkan kadın Feyza Ramazanoğlu’yla, Karışık Kuruşuk Şeyler kitabımı bölüm bölüm paylaşıyoruz.
Ben bazen kendim okuyorum kitabımı, video çekiyorum, dileyen de özgürce, ne zaman isterse, dilediği kadar tıklayıp okuyor.
Öyle mutluyum ki!
Kitabım hayat buldu. Sesi var. Sürekli ziyaretçileri var. Yayınlanan bölüme veya bir öncekine gelen yorumları var.
Kitabım canlandı, yaşıyor, arkadaşları oldu yani.
Bir de bu hafta başka bir şey daha oldu beni çok etkileyen.
Koştuğum o 56km’lik OCC ultramaratonun yarış raporunu yazdım ve web siteme koydum. Görsellerle birlikte neredeyse 60 sayfalık bir yazı! Resmen bir mini kitap.
Yazdım da yazdım! Her şeyi anlattım A’dan Z’ye.
Aklımdan geçen, başıma gelen her şeyi.
“Bir koşu yarışı raporunu, hele de bu kadar uzunsa, kim okur çok meraklısından başka?” derken ben, yüzlerce mesaj yağmaya başladı iyi mi!
Koşmayan, sporla hiç alakası olmayan insanlar bile, bunca hayat koşturmacası içindeyken hem de, her kelimesini okuyorlar ve bana yorumlar yazıyorlardı.
Hiç uyumadım, gelen her bir yoruma tek tek cevap yazdım.
Bana kalbini bu kadar güzel açan, duygularını bu kadar güzel ifade eden ve emeğimi bu kadar takdir edip anlayan insanlara nasıl kayıtsız kalabilirdim ki!
Her yorum beni çok etkiledi.
Hele de kadınlardan aldığım mesajlarda başka bir şey vardı.
Bir güç.
Bir kararlı arayış, bir hayalini hatırlama çabası, harekete geçme dürtüsü, bir şeyleri değiştirme isteği ve güdüsü, cesaret, mertlik, çözüm isteği... Nasıl anlatsam ki; hani böyle karşımda gördüğüm o güce tutunsam, sırtım asla yere gelmez, öylesine işte.
Bana o kadar çok umut ve cesaret verdi ki bunu görmek... Kadının gücüne inandığım kadar hangi güce inanıyorum bilmem.
Sürekli o mesajları okuyorum, gözlerim doluyor.
Dünyanın en büyük gücü, kalbini açabilmek. Ve ben bu ülkenin kadınlarına, kadınların kalbini açabilme cesaretlerine bakınca, hayatta yapamayacağımız hiçbir şey yok diye ortamı inletmek istiyorum.
Çalışkan, cesur, dürüst, azimli, sabırlı, yapıcı, iş bitirici, akıllı, değer bilir ve kararlı!
Kadınlarda gördüğüm bu gücü hatırlatmak istedim.
İnsan bazen gündelik koşturmaca içinde kendini, neler yapabileceğini, kim olduğunu unutuyor.
Bana kendimi bu kadar iyi ve sizin kadar güçlü hissettirdiğiniz için çok teşekkür ederim.
Gün ağarıp yola çıkmadan bir saatçik uyusam hiç fena olmaz yine de.
Ne çok seviyorum sizlerle bunca tanışık olmayı yazılarım sayesinde...
Yonca
“uzunyolcu”

Yazarın Tüm Yazıları