12 Cesur Yürek Rio yolcusu!

Bu müthiş sonuçları bizlere yaşatan takımlarımızı görünce bu yazının bir yerinde veya cümle içinde “engel veya engelli” kelimelerini kullanmak filan, bana süper boş ve anlamsız geliyor.
Öyle şahane bir şekilde “engel” kelimesini yerle bir edip hayatta hiçbir şeyin sana engel olamayacağını anlatıyorlar ki hepimize, kelimenin kendisini tüm sözlüklerden silmek geliyor içimden.
Çünkü engel diye bir şey yok!
İşte bu bizim 12 Cesur Yürek. bu sonuçla 2016’da Rio’da düzenlenecek Paralimpik Oyunları’na da katılmaya hak kazandı!
Ben bu yazıyı yazarken henüz final maçı oynanmamıştı. Dün akşam oynanan final sonucu ne olmuş olacak bilmiyorum; ama bildiğim 12 Cesur Yürek 2016’da Rio’da!
Garanti Bankası’na kalbimi gümbürteden tüm sponsorlukları için ayrı; Kurumsal Pazarlama ekibinin destekledikleri projelere canla başla ve gönülden bağlanarak verdikleri değere ayrı teşekkür ederim.
Ve Sevgili 12 Cesur Yürek,
Şu karanlık ve yamyam ortamda yazmaya en çok değer haber, Garanti sizsiniz!
İyi ki varsınız!
Rio sizindir!
Yonca
“karnaval”

Okumaya değer

Bu ara bana nefes alma, hayal kurma, düşünme olanağı veren ve kısacık olmasına rağmen milyarlarca şey öğrenmeme destek olan kitabın adı “Bizim Dünyamız”.
Kitabı şu ana kadar 4 kere bitirdim, 5’inci kez okuyorum.
Ezberleyene kadar da okuyacağım.
Altını çizdiğim yerleri telefonuma sesli kaydedip 110km koşmaya gittiğim Kapadokya Ultra Trail’de gece bastırıp karanlıkta koşmaya başladığımda, yıldızlar içinde kocaman bir gökyüzünün altında, doğanın içinde, dağları aşarak altmışıncı kilometreden 110km’ye doğru ilerlerken dinlemeyi planlıyorum.
Kitaba başladığınızda, daha ilk sayfadan yüzümüze çarpan gerçeğimizle bir fena oluyorsunuz. İlerledikçe de doğaya ve gücüne dair en az bir şey gelip kalbinize yer ediyor.
Size şöyle bir soru sorsam kitaptan ilhamla:
Bir gün gelse ve o gün çaresizlik içinde ailenizin büyüklerini, atalarınızı yiyerek hayatta kalmak zorunda kalsanız; ve hatta o gün, yarın olsa mesela, şu anda ne yapardınız?
Sizin cevabınızı bilmiyorum.
Öğrendiğimse şu:
Şu anda dünyanın bir yerlerinde çaresizlik içinde, biz insanların barbarlığı, aşırı tüketiciliği yüzünden bunu yapmak zorunda kalan insanlar var.
Ben ölümüne tüketenlerden değil, canla başka yeşertenlerden olmak istiyorum.
Bizim Dünyamız (The World we have)
Yazarı Thich Nhat Hanh,
Sinek Sekiz Yayınları
www.sineksekiz.com
Yonca
“uyanık”

Ünlü rol modeller

Bu ülkede her gün geleceğe yönelik kalıcı ve yapıcı değişimlerin tohumları atılıyor. Vakıflar, dernekler, STK’lar 7/24 çalışıyorlar.
Spor, doğa, çocuk, öğrenim, kadın vs; hemen her konuda çalışmalar yapılıyor ve bunlara gönül veren on binlerce insan var. Sade vatandaş dediğimiz birileri.
Bu projeleri tanıtmak için hep o işe gönül vermiş bir ünlüyü ön plana çıkartıyoruz ama.
Kimi zaman bazen o ünlü aslında sırf o projeyi tanıtmak için var. Süreli bir reklam ve tanıtım anlaşması yani.
Bu, tüm dünyada ilham veren, işe yarayan bir yöntem.
Öte yandan, ben, o ünlüyle beraber; o projeye bin bir zorluk içinde, o ünlü kadar imkanı olmasa da, yine de canından can katarak emek veren bir sade vatandaşı da tanımak istiyorum.
“E onun imkanı var. Yapar tabii. Yapsın zaten! Benim imkanım da kafamı kaldıracak vaktim de yok!” diyen kişiye de ilham verelim istiyorum.
“Bak bu insan da sen gibi. Yemek ders, koca, iş, çocuk, temizlik hepsi onu bekliyor. Yine de, hem kendine hem topluma fayda olmak adına, toplumda onu ilgilendiren bir konuda da şunu yapıyor; şu şekilde çözümler üretmiş.” dediğimizde etki hem daha geniş hem de sahi.
Buradan hareketle fotoşoplanmamış hayatlar yaşayabilen birilerinin de dergilere kapak olduğu, gazetelere röportajlar verdiği günleri hayal ediyorum. Hayal etmesi bedava nasıl olsa.
Yonca
“defolu sade”