Paylaş
E fedakârlıkta bulunayım...
Ben yaza gideyim bari.
Malum, siyaset düğümlendi.
Bunlar açılana kadar...
Bi açılayım geleyim gari.
Dolayısıyla... En şirin ses tonumu kullanarak Enis Berberoğlu’nu aradım, “çipuralar merak etmiştir, izninle biraz arazi olabilir miyim” dedim. “Ne zaman gidip, ne zaman geleceksin?” dedi. “Derhal gidip, bi ara gelirim” dedim. Yemedi tabii. “Kaç gün?” dedi. “Üç hafta filan” dedim. “Oha” demedi. “Olmaz” dedi. “İki buçuk” dedim. “İn” dedi. “Abi aşağısı kurtarsa dükkân senin” desem, dükkân onun... Mecburen “peki” diyormuş gibi yaptım. Onu da çok buldu iyi mi... “10 günü geçirme, ne zaman döneceğini yaz, okurun haberi olsun” dedi.
Okurun haberi olsun diye yazıyorum... 10 günü geçirmem, üç-beş gün telefonum çekmiyor ayağına yatarım, iki-üç gün dönüş için feribot bulamam, dört-beş gün de burdaki yanardağ patladı uçaklar iptal desek, en az 48 saat git-gel yol tutar, temmuzda dönerim.
İzin yazısı dümeniyle bugünkü mesaimi doldurmuş bulunuyorum, buraya kadar okuduğunuza göre, cumartesi itibariyle çalıştığıma şahitsiniz, yarın pazar, evrensel tatil, anayasal hakkım, pazartesileri zaten yazmıyorum, salı bismillah, tatile başlıyorum; hesap hatası olmasın.
Özetle...
Nerde bu adam diye telaş yapmayın, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden.
Eyvallah.
Paylaş