Paylaş
Bak orası doğru.
Şu arkadaş mesela.
Almanya’da taksi şoförüydü. Direksiyonu denize kırdı, gemicikleri koordine etmek için, Keriz Feneri işletmeye başladı. Allah’ın Kitap’ın adını verdi, hayırlara vesile olması için bağışları topladı, 17 tane taksi sahibi oldu, garibanlara filika gönderiyoruz ayaklarıyla, kendine filo kurdu. Kirada otururken, bir villa, beş daire aldı. Türk vatandaşlığından çıktı. Sonra vazgeçti, Türk vatandaşlığına geri döndü. Dönmüşken, gözü döndü, iki ülke arasında “kanal” kurdu, tokatladığı paraları bu kanalda “yedi...” Eski günlerini unutmuştu ama, orasının Almanya olduğunu da unutmuştu. Enselendi. Dolandırıcılıktan içeri girdi. Malvarlığına el kondu. Türkiye’deki malvarlığının listesi istendi, ancak, burasının Türkiye olduğu unutulmuştu, malvarlığı listesi gönderilmedi! Türkiye’deki ortaklarını ortaya çıkarmaya çalışan namuslu savcılar derhal görevden alınıp, hapse tıkılmaları için sürüm sürüm süründürülürken... Şartlı tahliye oldu. Şu anda, tamirhanede çalışıyor görünüyor.
Sarı basın kartı aldı!
“Sarı basın kartı olmayan
gazeteci değildir” diyen Başbakanımızın... Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü,
bu arkadaşa sarı basın kartı verdi.
Hem de...
Sürekli sarı basın kartı.
Tecavüzcüler çomak sokmasaydı...
Başbakanlık uçağına da alırlardı.
Paylaş