Kim bu Mesut?

60’lı yılların başı... Ekmek parası için Almanya’ya göçmüş bir Türk ailesi, etrafı tanımak için çarşıda geziyor... Memleket hasreti burunlarında tütüyor, gurbet travması eziyor adeta genç karı-kocayı.

Haberin Devamı

*

“Almanya’da yabancı...”

“Türkiye’de Alamancı”
ydı onlar.

Oralarda aşağılandıkları, buralarda ise “kafasına tüy takmış” karikatürize tiplerle alay konusu edildikleri günlerdi.

*

İşte o anda... Manavın vitrininde görüyorlar, iki adet topan patlıcan!

*

Dalıyorlar içeri heyecanla, işaret ederek, almak istediklerini söylüyorlar... Manav kafasını iki yana sallıyor, olmaz manasında... Peki niye olmaz?

“Dekor” diyor Alman, “yenmez o!”

*

Türk mutfağının en önemli figürlerinden biri olan patlıcanı, sebze sınıfına koymuyor Alman, tanımıyor o zamanlar, bilmiyor, şeklini rengini beğenmiş, süs diye koymuş vitrinine... Israr ediyorlar, 20 marka alıyorlar... Alman manav, memnun, zavallı Türklerin cahilliğine gülümsüyor.

*

Getiriyorlar eve, telefon ediyorlar eşe dosta, müjdeyi veriyorlar... 15 Türk ailesi buluşuyor, çoluk çocuk, memleketten binlerce kilometre uzakta, o mutfakta...

Kızartma yapıyorlar, törenle...

Ve, minik lokmalar halinde yiyorlar tadımlık patlıcanı, ağlaya ağlaya.

*

O Türk karı-kocanın oğlu...

Milletvekili şu anda Almanya’da!

*

(Manavın oğlu, hâlâ manav...
Almanlara patlıcan satıyor.)

*

Çünkü... Anneleri babaları “en alttakiler”di, evlatları “en üst”e çıktı.

*

Alman otomotiv devlerinin, finans devlerinin karar mekanizmasında oturuyor Türk çocukları bugün... Siyasetine, ekonomisine yön veriyorlar; avukat, savcı, üst düzey hâkim oldular, Almanya’ya adalet dağıtıyorlar. Polis, subay, gazeteci oldular, Almanya’nın en ünlü hekimleri oldular. Güzellik yarışmalarında, şarkı yarışmalarında en öndeler... Mizahın ne olduğunu gösterdiler; iddia ediyorum, Alman Cumhurbaşkanı’nı tanımayan Alman vardır, Kaya Yanar’ı tanımayan Alman yoktur... 2-3 dil biliyorlar, 1.5 milyon kişiye istihdam sağlıyorlar.

*

Hani, ağzımız açık şekilde, Alman Milli Takımı’nda resitalini seyrettiğimiz Mesut var ya... Onlardan biri işte Mesut...

(Sonradan atıp tutanlara inanmayın; Babası yalvardı Türkiye’ye, “alın şu çocuğu, oyalamayın, Yıldıray gibi harcamayın” dedi, beğendiremedi...)

O nedenle, dünyanın hayranlıkla, Almanların gururla seyrettiği Mesut’u, televizyon başında “patlıcan moru” olmuş şekilde seyrediyoruz anca!

*

Özetle...

“İyi yönetilen ülke”de “fırsat eşitliği sağlanan ülke”de, yeteneklerini ortaya koyabilme imkânı buldu Türkler.

İnsan yerine konmuyorlardı...

“Dünya vatandaşı” oldular.

*

Sarın şimdi makarayı geriye...

Bizde neler oldu bu süre içinde?

“Mesut” mudur Türkiye?

*

Hani matah iş yapmışlar gibi utanmadan diyorlar ya “neredeeen nereye geldik” diye... Sorun kendinize!

Yazarın Tüm Yazıları