Bakkala girdim, içerde belki 20 kişi var, küçük ekran bi televizyon, entiivi kanalı, hepsi ona bakıyor, hayrola dedim, karakol filan mı basıldı gene, yok abi dedi bakkal, kelebekler...
* Çıktım bakkaldan, taksiye bindim, radyo açık, siyenentürk, spiker paniğe gerek olmadığını söylüyor, nedir dedim, bomba falan mı bulundu yoksa, ı-ııh dedi şoför, kelebekler... * Gazeteye geldim, açtım bilgisayarı, mesajlar endişe sağanağı adeta, şehri kelebekler basmış, neymiş bu işin aslı, deprem olacak da sansürleniyor muymuş, örtbas mı ediliyormuş? * Üşenmedim, bi tanesine cevap yazdım, hadiseyi yerinde incelemek üzere İstanbul’a gelen Francis Richter’i kelebek ısırdı, adam Şişli Etfal’de yatıyor, komada, bilincini yitirdiği için depremin kaç şiddetinde olacağını söyleyemedi, başındayız, öğrenir öğrenmez size dönerim... * Çıktım Hürriyet’ten, Star’a geldim, santral kilitlenmiş, ihbar yağıyor, çocuklara kelebeklerin saldırdığını iddia eden bile var, Ortaköy’de olmuş, inanır mısınız evlere bile girmiş kelebekler, belediye otobüsüne girmiş, “Allah’ım neler oluyorrr?” diye soruyor vatandaş. * Topladım haber müdürlerini, kelebeklerin alayını canlı yayına çıkarın akşama dedim, Turgut Erat itiraz etti, akşama kadar ölür onlar dedi, ben anlamam kardeşim dedim, adı üstünde “canlı” yayın istiyorum, zaten geçenlerde cemre düştü, atladınız, bari bunları yakalayın! * Çılgın bi şehir İstanbul... Bombanın patlamasıyla, esnafın camı çerçeveyi takıp satışa başlaması, en fazla üç saniye alıyor. Enkazı şöyle ayaklarıyla iteleyip, hayata aynen devam ediyorlar. Beyoğlu’nda dönercilerin gaz maskesi var; benimle röportaja gelen Japon gazeteciye göstermiştim, Japon iki saat kendine gelemedi. Bi yere molotof atılsın, zahmet edip muhabir göndermene gerek yok, komşular cep telefonuyla çekip gönderiyor. Gerçi, adamını bulursan örgüt de gönderiyor fotoğrafları ama, yüzeysel kalıyor, vatandaş kadar olayın içine dalamıyorlar... Tarama filan olduğunda önce çevik kuvvet geliyor ki, ahaliyi dağıtsın, yoksa olay yeri inceleme ekibi olay yerine giremiyor. Halkalı’da otobüsü havaya uçurdular, trafik bile durmadı. * Kelebekler geldi... Panik çıktı! * Arsız rant yağmasıyla, sefertası gibi beton yığını apartmanlara tıkıla tıkıla, doğadan o kadar uzaklaştık ki, tehlike doğamız haline gelirken, doğa tehlike işareti haline geldi bizim için. * O nedenle, yazıyı bitirmeden aradım Turgut’u, “Telaş edecek bir durum yokmuş de, kelebekler teröristmiş sayın seyirciler de, insanların yüreğine su serp...”