İncir ağacı

İnciri yatak odası olarak kullanır, erkek incir arısıyla dişi incir arısı...

Doğanın mucizesidir. Hem birbirlerini dölleyerek kendi nesillerini devam ettirirler, hem de, tozlarına bulandıkları erkek incirden dişi incire uçarak, incir neslini... Hava bozar bazen... Kuytudan kuytuya göç ederken denk gelirler, içinde yaşam barındırmayan, terkedilmiş, metruk evlerin bacasına sığınırlar. En kuytu yerdir, bacanın dibindeki ocak... Ve rüzgar, toprağı savurup biriktirmiştir o ocağın dibinde... Arının narin kanatlarında taşıdığı incir tozu, buluşur o toprakla... Boy verir.
¡
Hani derler ya...
Ocağına incir ağacı dikildi.
¡
Öyküsüdür.
¡
Ocağına incir ağacı dikilmiş bir kadının oğluydu o... Doğup büyüdüğü yuvasını terk etmek zorunda kalan; Girit’ten uçup, İzmir’e konan Zeynep’in oğlu.
¡
Dünya tarihinin en çok sırtından hançerlenen, çocuklarını büyüttüğü komşuları tarafından en çok ihanete uğrayan milletin ferdiydi... Kubilay.
¡
Mustafa Fehmi’ydi asıl adı...
Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin nüvesini oluşturan İzmir Erkek Öğretmen Okulu’na gitti, Cumhuriyet’in ilk öğretmenlerinden oldu.
¡
(O dönemin okullarında nasıl eğitim verildiği ve Mustafa Fehmi’nin nasıl bir devrimci olduğunu göstermesi açısından yazıyorum... Soyadı Kanunu çıkmadan, taa altı sene evvel, henüz öğrenciyken Kubilay soyadını aldı... Mübarek incir arısı, nesline imzasını atmıştı.)
¡
Bugün...
Kafasının kesildiği gün.
¡
Güya yurt bildiği topraklarda, çocuklarını büyüttüğü komşularının ihanetinden kaçarken... Kendi çocuğunu, kendi yurdunda ihanete kurban veren bir kadının, yürekli oğludur o.
¡
Gözlerine iyi bakın.
Sebebini iyi anlatır.
¡
Çünkü, 80 sene önce çekilmiş siyah-beyaz vesikalık fotoğraf değildir o. “Kendi yurdunuzda ocağınıza incir ağacı dikilmesin istiyorsanız, ihanetin karşısına dikilin” diyen öğretmendir.
Yazarın Tüm Yazıları