Yıllarca gazetelerin "mutfağı"nda çalışmış biri olarak, iddiayla söyleyebilirim ki, haber "yemek"tir... Ettir, sebzedir, undur, yağdır; bazen baharatlı, bazen ekşi, bazen tatlıdır. Kiminin hazmı kolay olur, kimi mideye oturur.
*
O nedenle, Ankara Ticaret Odası’nın çıkardığı "lezzet haritası"nı okurken, adeta parmaklarımı yedim. Eğer siz de benim gibi "boğaz"a düşkünseniz, buyrun sofraya, afiyet olsun...
*
2 bin 205 çeşit yöresel yemek varmış memleketimde... En zengini Gaziantep. Sonra Elazığ.
Bölgelere baktım...
Kendi payıma, utandım.
Ege mutfağıyla büyüdüm, her yerde koltuklarım kabara kabara anlatırım.
Halbuki "en az çeşidi" olan bölgemizmiş Ege... "En çok çeşit" sıralaması ise şöyle: İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz, Akdeniz, Marmara ve Ege.
*
Paylaşılamayanlar var...
Mesela, "çiğköfte."
Urfa, Adıyaman, Batman, Mardin ve Osmaniye "benim" diyor.
"Künefe"ye ise hem Hatay, hem Elazığ sahip çıkıyor.
"Keşkek" için resmen kavga varmış, haberimiz yokmuş... Afyon, Amasya, Ankara, Balıkesir, Bilecik, Bitlis, Bursa, Çankırı, Çorum, Denizli, Elazığ, Mardin, Muğla, Ordu, Samsun ve Tunceli, aynı anda bağırıyor, "öbürleri hikáye, en iyisi bende".
"Höşmerim" desen... Aksaray, Amasya, Ankara, Balıkesir, Bolu, Manisa ve Uşak "ortak"...
*
2 bin 205 çeşidi buraya sığdırabilmem imkánsız... "İlginç" olanlarını seçiyorum. Çünkü, öyle acayip, öyle matrak, öyle sevimli isimler var ki, anlaşılan, bu iş sadece "gastronomi"nin değil, Türk Dil Kurumu’nun da görev alanına giriyor.