Kürt vatandaşlarımız yarın öbür gün ayrılır giderse, hangi bölgemiz olur bu?
Marmara mı?
*
Ya da şöyle sorayım...
Kendini Laz tabir eden vatandaşlarımız özerkliğe özenirse, hangi bölge gider?
Ege mi?
*
Şablon kafamızda hazırdır.
Lego gibi.
*
Önünüze harita koymadığım halde, şak diye bilir, tık diye ayırırsınız yukarıdaki sorularımın cevabını... Çünkü, ilkokuldan beri zihnimize kazınmıştır. Ezbere.
Türkiye yedi bölgedir.
*
Peki, niye yedi bölgedir?
Niye sekiz değildir mesela?
Ya da altı, dokuz?
*
Akdeniz’i ele alalım...
Akdeniz diye ayrı bi bölgemiz var ama, Akdeniz Valisi yok, o halde niye Akdeniz diye ayrı bi bölgemiz var? Akdeniz diye özel lakap takmasaydık, ne olacaktı yani, oralarımız var olmamış mı olacaktı?
*
İklim, bitki örtüsü, coğrafi konum filansa eğer... Denizli’ye Afyon mu daha çok benzer, Balıkesir mi? Neden Afyon Ege’dedir de, Balıkesir Marmara’dadır?
Denize kıyıysa mesele, Bilecik niye Marmara’da, kıyısı mı var? Ege sahilinde midir Uşak? Tokat ve Çorum neden Karadeniz’dedir? Onlar Karadeniz’e dahilse, Çankırı neden İç Anadolu’ya dahildir? Eskişehir ile Kütahya’nın farkı nedir ki, farklı bölgelerdedir?
*
Hiç sormayız kendimize...
Öyle dendiği için, öyle kabul ederiz.
*
Çünkü...
Mustafa Kemal öldükten sonra, 1941’de, Birinci Coğrafya Kongresi’ni topladılar. Saygın coğrafyacılarımız masaya oturmaya hazırlanıyordu ki, Almanya, Fransa, İngiltere ve ABD’den “biz bu işleri iyi biliriz, tecrübeliyiz, yardımcı olalım” teklifi geldi... E iyi niyetle yardımcı olmaya gayret eden bu ülkelere “hayır” denmedi tabii, “buyrun, yardımcı olun” dendi.
*
Profesörler gönderdiler.
Bi yardımcı oldular...
Türkiye yedi bölge!
*
Hesapta “üniter devlet”in haritası çizilecekti, el âlemin yardımını yardım zannettiler, kaş yapalım derken, göz çıkardılar, oturup, memleketi güzel güzel yediye böldüler... Lego gibi.
*
Parçalar boyandı...
Yerlerine tak’ıldı.
Aynı’lıklar değil, ayrı’lıklar benimsetildi.
Sök’meye hazır hale getirildi.
*
Bilmiyorum, “nerden çıktı bu demokratik özerklik” meselesini yeterince açık anlatabildim mi!