"Abi garibanım, benzini zor koydum, arabanın sigortası da yok, polis gelirse yanarım, gözünü seveyim bi babalık yap, idare et."
Öndeki acır, affeder.
Devam ederler...
Öbür kırmızı ışıkta, haşırt!
Gene aynı ağlama sızlama...
"Ayağını öpeyim" filan.
"Ya sabır" çeker öndeki...
Gene devam ederler...
Bir sonraki ışık, gene haşırt!
Öndeki levyeyi kapıp inerken...
Arkadaki camdan bağırır:
"Benim abi, ben, devam et."
*
Nedendir bilmem, bizim Başbakan "Teğet geçecek ama hafif sürtecek" dediğinde, bu fıkra geldi aklıma.
*
Durmak yok, yola devam yani.
*
Hasar az olacakmış...
*
Belediye otobüsçüsü kökenli olduğu için ekonomik yaklaşımları da, sanayi sitesindeki kaportacı Veysel ustanın çözümlerine benziyor Başbakan’ın... Götürüyorsun mesela arabayı, haşat, kamyon girmiş yandan, Veysel usta "Toplarız abi" diyor, "Sıkma canını, tamponu doğrulturuz, kapıyı kaynakla tutturup macunlarız, çıkma koltuk takıp boyarız, pasta cila da yaptık mı, çiçek gibi olur...
*
Fatura istemezsen, 10 bine olur.
*
Veya ne bileyim, İstanbul’a aldıkları metrobüsler gibi bunların ekonomi politikası... Düz yolda gidiyor, yokuşta stop ediyor... Herkes şoföre bakıyor "napçaz" diye, şoför istifini bile bozmadan bağırıyor, "Hadi beyler, bi el atın da, durağa kadar itelim."