Kale bizim; 10 bin kişiyiz. Rus ordusu kapıya dayanmış, 80 bin kişi; boğaz boğaza, fena kapışma oluyor... İslam bey, yiğit adam, ecdadında 42 şehit var, uzaktan seyretmeyi kendine yediremiyor, gönüllü olarak kaleye gitmeye karar veriyor. Âşık aynı zamanda... Sevdiğine uğruyor, vedalaşıyor, duygusal durumlar yaşanıyor. Sevgilisi Zekiye... O da bir yiğit kız... Güya uğurluyor İslam beyi, sonra giyiyor erkek kıyafetlerini, “Benim adım Adem” diyerek, gönüllüler arasına karışıyor... Savaş mavaş, kan gövdeyi götürüyor, gözünü budaktan sakınmayan İslam bey yaralanıyor, Adem kılığındaki Zekiye ona bakıyor, yaralarını sarıyor. Neticede, Rus ordusu pes ediyor, çekiliyor. Kale kumandanının, aslında Zekiye’nin babası olduğu ortaya çıkıyor iyi mi...
Hiç görmemiş, öldü bilmiş, meğer o da ismini değiştirmiş... Velhasılkelam, baba kız kucaklaşıyor, İslam beyle Zekiye muradına eriyor, evleniyor.
*
“Vatan yahut Silistre” bu.
Namık Kemal’in eseri.
O kale, Silistre.
Soruşturmacı gazetecilik var.
*
Şimdi yeni moda çıktı:
“Sokuşturmacı” gazetecilik!
Yasa illa şart değildir çünkü.
Hukuk yeterlidir. *
Pratikte öyle midir?*Yasa “eşittir” hukuk değildir.*(Aslına bakarsanız, o nedenle yasa fakültesi denmez, hukuk fakültesi denir.) *Peki nedir?Hiç eğip bükmeyelim lafı...Yargıtay’yip.Danıştay’yip.Sayıştay’yip.İstenen budur.*
Pratikte öyle midir?
*
İbrahim Fırtına’ya geçmiş olsun telefonu açan pilotlar gözaltına alındığı için düşman birliklerin hava akını yapılamadı. Tatbikat sabahı internete sızdırılan “işte eşleri tarafından aldatılan subaylar” listesindeki albaylar kafasına sıkınca, düşman birliklerin topçu taarruzu sekteye uğradı. Hava desteğinden yoksun kalan düşman piyade bölüğü, donmak üzereyken AKP Sarıkamış İlçe Teşkilatı’nın dağıttığı avanta kömürlerle ısındı ve karşılıklı iyi niyet çerçevesinde silah bırakarak, teslim oldu. Bu arada, yıllardır düşman birliktenmiş gibi yaşayan bir helikopter pilotunun, aslında dost birliğin ajanı olduğu ortaya çıktı. Engin Alan tarafından yetiştirilen ve dost birliklerin arkasına indirilmesi gereken Özel Kuvvetler’i Ermenistan topraklarına indirerek tutuklanmalarını sağladı; Savunma Bakanı’ndan şeref madalyası aldı. Taraf Gazetesi, kamuflajla kar altına gizlenen düşman birliklere ait tankların koordinatlarını yayınladı. Hasan Cemal, düşman birliklerin kullandığı Law silahlarının Poyrazköy’de bulunan Law silahlarıyla aynı seri numarasından olduğunu öne sürdü; Cengiz Çandar da, Obama’nın müdahale etmesi gerektiğini söyledi. Programa Çukurambar’dan canlı yayınla katılan Bülent Arınç, ağladı. “Sayın” Öcalan, “terörist” Saldıray Berk tarafından Ağrı’dan fırlatılan havan topunun, Hakkâri’ye düştüğünü iddia ederek, İlker Başbuğ’u AB’ye şikâyet etti. Emine Ayna Genelkurmay’ı kınadı, Diyarbakır’da olaylar çıktı, Mersin’de polis karakoluna molotof atıldı, Beşir Atalay Alişan’la Nihat Doğan’ı aradı. Adalet Bakanı, Erzincan Başsavcısı’nın aslında gizli başçavuş olduğuna dair ihbarlar yapıldığını, bu konuda gizli tanıkların ifadesi olduğunu açıkladı. Düşman birliklere ait denizaltıların Foça’dan dalıp Van Gölü’nden çıkacağı yolundaki kozmik istihbarat üzerine, özel yetkili savcılar devreye girdi, Gölcük Donanma Komutanlığı ve CHP genel merkezi basıldı, Sabih Kanadoğlu ifadeye çağırıldı. Denizaltılar Ankara Kuğulu Park’ta yakıt ikmali yaparken suçüstü yakalandı. Tutuklanmayan oramiral kalmadığı için, ilk yüksek askeri şûra toplantısında or rütbesine yükselmesi beklenen koramiraller içeri tıkıldı. Henüz herhangi bir darbe planı çıkarmayı başaramayan 2’nci Ordu ve Ege Ordusu’nun bu durumu “şüpheli” bulunarak, karargahlarına telekulak yerleştirilmesi kararlaştırıldı. Devlet Bahçeli yazılı açıklama yaptı.
*
Neticede...
16: Eczacı protokolü iptal edildi.
17: Tekel işçileri dövüldü.
18: Apo, Meclis’te grup kurdu.
19: Yarbay Tatar canına kıydı.
20: Arınç “yaratık” dedi.
21: Çukurambar...
22: Suikastçı krokiyi yedi filan...
*
Sene 2002...
Enden hanım, 53 yaşındaydı.
Babasından miras kaldı.
Geniş, boş bir tarla.
Toprağı mümbit.