- Türkülere orkestra ve koro için senfonik uyarlama yapmayı uzun zamandır aklıma koymuştum. Bu rüyam, Candan Erçetin ve Yavuz Bingöl'le büyük senfoni orkestra ve koro eşliğinde 27 Haziran Cuma gecesi Açık Hava Tiyatrosu'nda vereceğimiz konserle gerçekleşecek. Candan ve Yavuz benim çok değer verdiğim, hayran olduğum iki büyük ses. Seneler önce Candan'ı ilk dinlediğimde ‘‘Belki bir gün şarkı yazarım, onu da Candan Erçetin söyler’’ dedim. Candan'ın sesi ve kişiliği beni beste yapmaya yönlendirdi. Yavuz da aynı şekilde, onunla tanışmamızın öyküsünü konserde anlatacağım. Candan konserde benim yazdığım parçaları da seslendirecek. Konserin 2. bölümünü sadece türkülere ayırdık; Yavuz, ben ve büyük orkestra. Onun seçtiği türkülerin özüne dokunmadan, yine renk sazlarını kullanarak senfonik versiyonlarını yaptık. Yener ağabey, 13 senedir babamla rüyalarımda beraberiz, sanki hiçbir şey olmamış gibi. Babamın doğum günü olan 14 Mayıs’ta ona bu rüyalarımı notalarla anlatmaya karar verdim. Şarkımda ona rüyalarımın gerçeğe dönüşmesini nasıl arzu ettiğimi anlatıyorum. Sözü ve müziği bana ait olan bu şarkımın adı ‘‘Uzak Bir Rüya’’.
Annelik beni olgunlaştırdı
- Ben tutucu bir klasik yorumcu değilim, sadece yazılı eserleri seslendirmek bana yetmiyor. Yaratıcı olabilmeniz için mutlaka geniş bir vizyona sahip olmanız şart. Salzburg'da bize 9 yıl sadece konser piyanistliği değil, piyanonun akordundan doğaçlamaya, müzik pedagojisinden orkestra şefliğine kadar her şey öğretildi. Klasik bir yorumcunun sahnede konuştuğunu gördünüz mü? Süper çalıyor ama, sanki bir robot, hiçbir insan sesi duymuyorsunuz. ‘‘Çok mutluyum’’ de, ‘‘Karnım ağrıyor’’ de, bir şeyler konuş, neyin eksilir? Ben de eskiden öyleydim ama, evlenip aile kurduktan sonra rahatladım. Başka boyutta bir hayatı yaşamak, bir şeylerin üstüne çıkardı beni. Bu artık benim sevdiğim bir iş, cebelleştiğim bir şey değil.
Şarkı söylemek istiyorum
- Geçen marttaki turnemde birçok ilde Chopin akşamları yaptım, Chopin çalmak çok olgunluk ister; ben de annelikten sonra kendimi daha olgun hissettiğim için tek bir besteci üzerine yoğunlaştım. Özalp çok sakin, her zaman bana ‘‘En önemli şey, senin huzurlu olman’’ diyor. Mesela bu konser için sabahlara kadar çalışıp, iki saat uykuyla ayakta duruyorum, en büyük yardımcım, desteğim Özalp. Bir gün kendi yazdığım bazı şarkıları kendim seslendirmek istiyorum, çok şükür karga gibi bir sesim yok. Mesela Özalp'le tanıştığım dönemde yazdığım ‘‘Bana Bir Şeyler Oldu’’ adlı şarkımı bir konserimde okumak istiyorum ama, sevgili eşim şu anda benimle aynı fikirde değil.
Sevgili Çetin Bey
Nişantaşı'ndaki muhteşem dairelerinde sevgili kızınız Mehveş ve 3 yıllık damadınız Özalp Birol ve 1 yaşındaki torununuz Selin'le sizi anmaya doyamadık. Selin öyle tatlı, öyle şirin bir kız ki, size anlatamam. Mehveş ünlü şarkıcı Celine Dion'u çok sevdiği bu adı seçmiş. Bir ara içimden torununuzun boğum boğum ayacıklarını ham yapmak geçtiğini itiraf etmeliyim. Selin, salonun başköşesini süsleyen yağlıboya resminizi gösterip ‘‘dede’’ diye çığlıklar atıyor. Mehveş'e annelik öyle yakışmış, onu öyle olgun yapmış ki, inanamazsınız...
Sevgili Çetin Bey,
Mehveş kızınız 27 Haziran 2003 Cuma akşamı Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nda ‘‘Senfonik Buluşma’’ adlı bir konsere çıkacak. Bu konser Mehveş'in klasik konserlerinden biri değil, sahneyi Candan Erçetin ve Yavuz Bingöl ile paylaşacak. Mehveş'in o akşam için size çok anlamlı bir de sürprizi var!..