Ünlü modacı Canan Yaka, eşcinsel modacıların kadını sevmedikleri için çirkinleştirdiğini öne sürdü.
Canan Yaka'nın ünlü terzi Mualla Özbek ile Yaka sigaraların sahibi ünlü tütün tüccarı Şükrü Yaka'nın kızı, Aslı Ural'nın annesi, Alaattin Çakıcı'nın kayınvalidesi ve Ergin Tanca'nın eşi olduğu bilinir ama, gerçek adının Cenan olduğunu kimseler bilmez. 8 Ağustos 1949 günü erkek çocuk hayalleri yıkılan babası, ona bu adı verdiği gibi erkek gibi de yetiştirmiştir. Cenan, St. Pulcherie'den Paris'teki desinatörlük eğitimine kadar geçen yıllar içinde sporun her dalıyla uğraştı, hem de erkeklere taş çıkartırcasına. Tenis, kayak, su kayağı, avcılık derken futbola bile burnunu soktu. GS'ın efsane ismi Bülent Eken üvey babası olunca futbola ve Cimbom'a merak sardı.
Ve Allah için Canan'ın bugüne kadar Cenan'lığın hakkını fazlasıyla verdi.
Canan'ın Nişantaşı'nda tarihi Maçka Palas'taki dev atelyesi, buram buram Terzi Mualla kokuyor. Prova odasındaki dev aynadan tahta mankenlere, makaslardan duvardaki tablolara kadar hepsi annesinden miras. O anne ki, Türkiye'de ilk butiği açan, ilk defileyi yapan, sosyeteden yeraltı dünyasına herkesin Terzi Mualla'sı. Canan da annesinin modeli; mesleğindeki ustalığından bastığı yeri titretmesine, işkolikliğinden ölümüne sırdaşlığına kadar. Şimdi gelin biz şu köşeye çekilelim, modanın ünlü imzası, sigarasından derin bir nefes çekip başlasın anlatmaya.
Düşük bel pantolon bizde kötü duruyor
- Türk kadının genelde bacak boyu kısa. Onun için Avrupa modasının ısrar ettiği düşük belli pantolonları giymemeli. Hem kalçası var, hem de boyu kısa, düşük belli pantolonu giydiği zaman anormal kalın bir beli varmış gibi oluyor. Son iki yıldır bir de file çoraptır gidiyor, bizimkiler iyice abarttı. Her şeyin altına moda diye file çorap giyilmez.
Dünyadaki moda tröstleri gay'lerin hakimiyetinde
- Dünya modasını yöneten tröstlerin desinatörlerinin hemen hepsi eşcinsel. Eşcinsellerin kadını çok sevdiğine inanmıyorum, çünkü kendisi kadın olma tutkusunda. Bunun için el ele verip kadını güzel göstermiyorlar. Kadına kadınlığını kaybettirip onu kendileriyle kadın karışımı bir şey yapıyorlar. Bunlar yüzünden kadınlığımızı kaybetttik. Dünya bizim gibi modacıları ekonomik güç, turizm kaynağı olarak görüp finanse ediyor. Dünyanın ünlü modacıları, artık defilelerde elbise satarak para kazanmıyor. Esas kazançları mücevher, parfüm, pabuç, eşarp, tişört, oje, ev dekorasyonu gibi yan ürünlerden. Bir bakıyorsunuz ki dünya üzerindeki yüzlerce modacının hepsi kırmızı ya da yeşil kullanmış. Ya da bol bol kadife ve deri var. Önceden kendi aralarında toplanıp depolarında kalan boyaları, iplikleri tesbit edip bunları tüketmenin yollaranı arıyor. Buna göre ana baza karar verip o sene deriyi veya kırmızıyı empoze ediyorlar.
Kadınlığımızı kaybettik
Terzi Mualla iyi ki kadınları yırtık pırtık blucinler, tişörtler içinde görmedi.
- Vallahi çok doğru, son birkaç yıldır her şey gibi moda da yozlaştı, farklı bir çağa girdik. Annemde palto ve tayyörde kuyruk olurdu, şimdi ancak sinagoglardaki düğünlere tayyör dikiyoruz. Atelyenin kapısından girdiğimde içerisi buram buram parfüm kokardı. Nerede o kadınların hanımefendiliği? Şimdi ortam çok değişti, para el değiştirdi. Geçmişte hizmet verdiğimiz insanların hepsi fakir oldu, geçim derdine düştü. Ayakta kalanların üçüncü kuşakları da bugüne ayak uydurup dejenere oldu. Bugün servis verdiğimiz insanların çoğunun altyapıları sağlam değil. Eskiden böyle çıplaklık yoktu ama, kadın daha güzeldi. Moda diye yırtık pırtık blucinlerin içine giren kadın, kadın mı Yenerciğim? Ne kadın, ne erkek, arada kaybolmuş, yozlaşmış bir varlık. Kadın dediğin naylon çorabıyla, topuklu pabucuyla, şık tayyörüyle oturması farklı bir yaratık. Tayyörle oturmak farklı, blucinle oturmak farklı.
2002'NİN MODASINDA NELER VAR
Ayakkabıdan blucine her yerde leopar
Canan, sevgili eşi Ergin Tanca'yla birlikte dünya fuarlarını dolaşmaktan yeni döndü.
- Bu yaz her yerde inanılmaz leopar göreceğiz. Ayakabının iç astarından blucinlere, eşarplara kadar her yerde leopar var. Bunun yanında kırmızı, toprak ve mavinin tonları çok sık görülecek. Blucin tutkusu bu yaz daha da hızlı olarak devam edecek. İşlemeler yine çok var, blucinden kazağa, gömleklere kadar. Üste yapışan streç modeller bu yaz pek olmayacak, onun yerine daha bol, daha deli dolu etekler, pantolon modelleri alacak. Dekolteler, transparan yine gözde. Mini de var, uzun etek de. Gömleklerde taş desen, baskı leopar deseniyle karışacak. Bu yaz dolgu ayakkabı ve terlikleri çok sık göreceğiz. Sivri uçlu pabuçlar genelde çok bantlı, çok dekolte ve çok taşlı. Gündelik çantalarda bu yaz aşırı büyüme var. Abiye çantalar ise yine küçük ama, kesinlikle çok taşlı ve metal. Çantalardaki bir başka yenilik ise tüy ve boncuklarla bezenmesi. Taba ve bej tonları bu yaz geriye dönüyor, leopara, blucine en yakışacak renkler. Takılarda ise bu yıl sarı altın ve bakır moda.
Tek tip giyiniyoruz, kimsenin tarzı yok
- Bir de çok prototip olmaya başladık. İki askılı bluz, elbise modaysa bir bakıyorsunuz herkes tek kalıptan çıkmış gibi aynı, kimsenin tarzı yok. Türk kadını renkli giyinmek istiyor gibi gözükse de aslında renkli giyinmiyor. Bir dükkana girer, renkli bir tuvalet veya bir kazak ister, sonunda yine gider siyahı alır. Aslında renkli giyinmek istiyor ama, aksesuarları seçemediği için korkuyor. Düğünde, gece kulübünde kadınların yüzde 90'ı siyahlar içinde. Çünkü onun çantası, pabucu, aksesuvarı daha kolay. Kadınlarımız çantasına, pabucuna daha yeni yeni önem vermeye başladı. Bizimkiler çantaya, pabuça bonkör değil.