Casper’ın arkasında Rizeli Yalçın’la Antepli Altan var

MÖ 30.000: İnsanlar artan rakamları unutmamak için kemiklerin üzerine işaretler koydu.

MS 1623: Alman Schickard’ın geliştirdiği ilk hesap makinesi sadece çarpma yapabiliyor.

MS 1673: Alman Wilhelm Leibniz dört işlemi yapma yeteneğine sahip ilk cihazı geliştirdi, bilgisayar teknolojisi için şart olan 0-1 temelini attı.

MS 1890: Amerikalı Hollerith nüfus sayımı verilerini depolamak için ilk delikli kart makinesini icat etti.

MS 1938: Alman mühendis Konrad Zuse, Z1 adlı programlanabilir 64K hafızaya sahip bilgisayarını geliştirdi.

MS 1944: Amerikalı bilim adamı Howard Aiken, Mark l’i yaptı. 26 ton ağırlığında, 16 metre genişliğindeki cihaz bir çarpma işlemini 6 saniyede yapıyor.

MS 1946: 110 km kablodan oluşan 30 ton ağırlığındaki ENIAC bir işlemi 0.0002 saniyede yapmayı başardı. ENIAC’ı çalıştırmak için 150.000 watt enerji gerekiyor.

MS 1948: Transistor icat edildi.

MS 1981: IBM ilk kişisel bilgisayarı piyasaya sürdü.

MS 26 Temmuz 1991: Yalçın Yıldırım ile Altan Fakıllı adlı 23 yaşındaki iki bilgisayar mühendisi Casper Bilgisayar’ı kurdu.

MS Mayıs 2004: Casper’ın kendilerini saklayan iki genç patronunu vitrin önüne çıkarmaya karar verdik. Sevgili Ertuğrul Özkök; ‘Madem ikisi de Anadolu çocuğu, memleketlerinin mahalli giysileriyle kendi ürettikleri bilgisayarları önünde dursalar’ dedi. Hemen Göksenin İleri dostumuza telefon, Karadeniz ve Gaziantep giysileri anında hazır. Yalçın ile Altan beylerden itiraz, yok komik olurlarmış, yok meslektaşları ne dermiş. Beyler, doğup büyüdüğünüz topraklarla gurur duymuyor musunuz? Aman estağfurullah deyip tam giyinmeye başladılar, bu sefer de giysiler küçük gelmez mi? Var mı geri dönmek, cepkenleri omuzlarına asarsın, kuşakları da boyunlarına sararsın.

Söyler misiniz bize lütfen, Türkiye’de devlet katında bilişim sektörünün patronu kimdir?

- Yalçın der ki: Türkiye’de bilişimcileri kontrol edecek bir mekanizma yok, herkes kaderiyle başbaşa. Türkiye’de bu yıl bir milyonun üzerinde bilgisayar satılacak, böyle başıbozukluk olur mu? Anadolu’da genellikle lisanssız ürünler satılıyor, müşteri ucuz olsun diye kopya istiyor. Microsoft’un perakende maliyeti normalde 80-85 dolar, keşke bunu 20-30 dolara düşürse. 100 dolar bugün Doğu Anadolu’da bir ailenin geçimi, bu da bir gerçek. Ülkemiz ithal parça mezarlığı sanki, arıza yüzdesi çok yüksek parçalar ithal ediliyor, yazık, günah. İthalatçılara bu malların başlarına iş açıp açmadığını sorduğumda; ‘Birçoğu kanalda kayboluyor, ben toptancıya satıyorum, o ötekine, sonunda kimse kimden hangi malı aldığını hatırlamıyor’ diyor. Şu anda piyasa 17 inçlik sahte flat monitörlerle dolu, alanların gözlerine yazık. Ekranın üzerinde flat yazıyor ama, yurt dışında önüne cam çekilmiş. Bilgisayar filtresi diye satılanların büyük çoğunluğu bildiğimiz pencere camı. İki ince camı birleştirip araya film gibi bir şey koyduktan sonra ışınları kesiyor diye satıyorlar.

BİLGİSAYARLA OYNAYAN ÇOCUK BIÇAK ÇEKMEZ

Altan der ki: Devlet en fazla önem vermesi gereken bilişim sektörü için hiç kılını bile kıpırdatmıyor. En azından, içerde bilgisayarda oyun oynayan çocuk sokakta ne küfür eder, ne de bıçak çeker. Geçen yıl dünyada yaklaşık 142 milyon, Türkiye’de ise 850 bin bilgisayar satıldı. Milli Eğitim Bakanlığı Anadolu için ihale yaptı, okullara bilgisayarlar koydurdu. Ben kesinlikle inanıyorum ki, çoğunun ambalajı bile açılmamıştır. Kim çalıştıracak, öğretmen bilmiyorsa ne yapsın, bozulur korkusuyla naylonlarını bile açmamıştır.

Gidiyorsun bilmem ne pasajına, gençten birileri sana hemen bir parça reçetesi yazıyor. Git al, topla, getir ve işte bilgisayarın şipşak hazır. Bu kadar kolay mı?

- Altan der ki: Biz teknoloji liderliği yapan firmayız, ortalama işlemci fiyatımız Avrupa ortalamasının üzerinde. Dünyada yeni bir işlemci çıkmadan aylar öncesinden bize teste gelir. Pazara yeni bir model sunmadan önce her parçanın çok yoğun bir şekilde arge çalışmasını yapıyoruz. Mesela Türkiye’nin elektrik yapısıyla, Avrupa’nınki, Amerika’nınki aynı değil. Bizde voltaj dalgalanmaları çok yüksek olduğu için power supply’ın devresine bile müdahale ederiz. Adam meslek lisesinde elektrik okumuş, bilgisayardan biraz anlıyor diye bilgiçlik taslıyor. Alıyor eline bir kağıt, 14 parça yazıp vatandaşa git bunları getir sana ucuz bilgisayar yapayım diyor.

Parça toplayarak bilgisayar yapıldığı nerede görülmüş? Bizim modellerimizi 35 senelik elektronik mühendisinin yönettiği arge laboratuarımız belirliyor.

- Yalçın der ki: Biz ayda yaklaşık 10 bin makine satıyoruz, Türkiye çapında 600 mağazalık dev bir teknik servis ağımız var.

Merdiven altı tabir ettiğimiz firmaların çoğu krizlerle birlikte kayboldu gitti, ara ki bulasın. Diyelim 50 dolara printer satılıyor, kartuşu ise 40 dolar. Günde 10 tane kartuş kullanıyorsan, ne anladım 50 dolarlık makineden? Bunlar uluslar arası markaların uzun yıllardır uyguladığı müşteriyi sağma taktikleri. Yerli üretimle rekabet edemeyince garanti sonrası parçaları pahalı satmak yolunu seçtiler. Yurt dışından marka getiren firmaların çoğu da bizlerle rekabet edemediği için çekip gitti, garantileri ortada kaldı. Bizim gibi yerli üreticilerin hepsi dimdik ayakta, arkasında dev holdingler olan işte Escort, işte Vestel, işte Exper ve işte karşınızda Casper.

Enayi yerine konmamak için Casper’i kurduk

İstanbul’u hayatında ilk kez üniversiteye geldiğinde görüyorsun. Birinin cebi delik, ötekinde baba baskısı var. Bu nasıl bir cesarettir, özgüvendir?

- Yalçın der ki: Türkiye’de insanların nasıl enayi yerine konduklarını gördüğümüz için Casper’ı kurduk. O kadar fahiş fiyatlar vardı ki, burada 4-5 bin dolara satılan bilgisayarların aynısı yurt dışında 1.500-2 bin dolardı. Önce fakülteden 10 sınıf arkadaşımızla ortak hareket etmek istedik ama, olmadı. Cebimizde kendi alınterimizle kazandığımız 30 bin dolar vardı.

Altan der ki: Günlerce, haftalarca araştırdık, sonunda Casper’dakarar kılıp uluslararası tescilini yaptırdık. Bizim Casper’ın bir zamanların ünlü çizgi filmiyle ilgisi yok, yurt dışında bir monitör markasıydı.

O zamanki fiyatlarımız 1500 ila 2 bin dolar arasındaydı. Kasa üretimini kendimiz yapalım dedik, bir baktık maliyeti 80 dolar, yurtdışından getirirseniz 20-25 dolar. Bir bilgisayarın main bord’u 13-14 parçadan oluşuyor, içinde 650 tane komponent var. Keşke bunu Türkiye üretebilse ama, şu anda Tayvan ve Çin’i geçmenin imkánı yok.
Yazarın Tüm Yazıları