GATA Askeri Tıp Fakültesi Dekanı Tbp. Tümg. Prof. Dr. Derviş Şen, arkadaşımız Yener Süsoy’a gelişmiş ülkelerde hangi teknoloji varsa, hepsinin hastanelerinde olduğunu söyledi. Prof. Şen, hastalara en büyük özenin gösterildiğini belirtti.
Balışeyhli Derviş Paşa hayatında hiç sigara kullanmamış, alkolü de sosyal düzeyde alıyormuş.
- Geçen sene 1 milyon 80 hastaya bakıldı polikliniklerimizde, bu rakam Ankara, Gazi ve Hacettepe üçlüsünün baktığı toplam hasta sayısının üzerinde. Şu anda dünyada en son hangi tıbbi aletler, cihazlar kullanılıyor, hangi tıbbi uygulamalar yapılıyorsa hepsi bizde var. Son bir yıl içinde Kalp Damar Cerrahisi Bölümü’nde 2 kalp transplantasyonu yapıldı. Geçen temmuzdan beri 5 önemli karaciğer nakli gerçekleşti. Böbrek transplantasyonunu zaten senelerdir yapıyoruz. Kemik iliği naklinde ise şu anda Türkiye genelinde 2. durumdayız. Tüp bebek merkezimiz uluslararası standartların yüzde 33’lük normunu tutturmuş halde. GATA’ya bağlı hastanelerde toplam 3900 yatağımız var, şu anda bulunduğunuz hastane 1715 yataklı. Biz gecenin bir saatinde hastanın eline reçete tutuşturup ‘Git şunları al’ demeyiz. Kan başta olmak üzere gerekli olan ilaçların hepsi kendi kaynaklarımızdan temin edilir. Askere gelen genç hastalığı yüzünden çürüğe ayrılsa bile, diyelim kanser, tedavisini sonuna kadar devam ettiriyoruz.
SSK’dan bize kötü malzeme gelmiyor
Şu anda 37 yaşındaki bir astsubayın by-pass ameliyatındayız. En son model cihazlar, arı gibi çalışan cerrahlar, hemşireler. Başlarında Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Tbp. Tuğgeneral Prof. Dr. Harun Yahya.
- Kapımız sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’ne değil, milletimizin bütün fertlerine açık. Sivil hastalar için yüzde 5 kontenjanımız var, bunun yüzde 1’i gerçekten muhtaç ve eğitim yönünden gerekli hastalar için kullanılıyor, bunlardan hiçbir ücret alınmıyor. SSK, Bağ-Kur’luların kalp ameliyatlarını da yapıyoruz. Biz burada dünyanın en gelişmiş kalp kapaklarını kullanırız; ere, sivile takılanla, generale takılan aynıdır. SSK’nın verdiği kapak bizim standartlarımıza uymuyorsa reddediyoruz. Hasta bizde ameliyat olacaksa bizim istediğimiz kapağa, stent’e eşdeğer olanı getirecek. SSK’yla malzeme konusunda bir sorunumuz yok, bize hep uygun kapak gönderiyorlar, hiç kötü malzeme gelmedi. Benim özel emrim vardır arkadaşlara; ‘Acile gelen hastayı mutlaka stabilize edeceksiniz’ diye. Kim olursa olsun alınacak, ister sivil, ister yabancı uyruklu. Maliye Bakanlığı’nın döner sermaye gereği talep ettiği miktar para o anda kişinin üzerinde olmayabilir. O durumda dekanlık emridir deyip yatıracaksınız hastayı, ertesi sabah nasıl halledeceğini dekan düşünsün. Yener Bey, bazılarının zannettiği gibi askerler hep silahla didişmez. Silahlı Kuvvetler Türkiye’de birçok konuda öncelik yapmıştır, yapmaktadır. Askerler hep en güzel yerlerde oturuyor diyenlere bir çift sözüm var. Biz başta güzel yerlerde oturmuyoruz, biz gittiğimiz yerleri güzelleştiriyoruz. Ben bir köylü çocuğuyum, kimseyle farkımız yok.
Brifing zamanı
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Dekanı Tbp. Tümg. Prof. Dr. Derviş Şen, görev başındayken hem çok ciddi, hem de güler yüzlü. Derviş Şen Paşa, hastanede meslektaşlarıyla çalışırken hem sivil hem asker, hem arkadaş hem komutan olma kimliklerini olağanüstü bir beceriyle kaynaştırıyor. Galiba çok sevilmenin sırrı da burada yatıyor.
GATA’da bir Sezer klasiği
- Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’in bir arkadaşını ameliyat etmiştik. Ertesi gün Akademi komutanımız, birden ‘Cumhurbaşkanı buraya geliyormuş, haberin var mı?’ diye sordu. Olmadığını söyleyip hemen arkadaşının yattığı odaya çıktım. Hakikaten 10 dakika sonra yanında sadece bir koruma ve şoförüyle beraber geldi. Bütün arzlarımıza rağmen hemen kapının yanındaki sandalyeye oturdu. Kendisine ısrarla ‘Efendim lütfen sizi şu tarafa alalım’ dedik, kabul etmedi. 15 dakika kadar arkadaşına geçmiş olsun deyip kısa bir sohbetten sonra sessizce çıkıp gitti.
Rahşan Ecevit’te kanser çıkmadı
Bülent Ecevit, eşi Rahşan Hanım’ın rahatsızlığında günlerce refakatçi olarak kaldı GATA’da...
- Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Hanımefendi 2 ay kadar hastanemizde yattı, her ikisi de GATA’dan övgüyle söz ettiler. Rahşan Hanım bize malign, yani kötü huylu tümör şüphesiyle gönderilmişti. Yaptığımız tetkiklerde malign değil, granulomatöz hastalık çıktı. Bülent Bey’le Rahşan Hanım birbirine o kadar düşkünler ki, neredeyse yapışık ikiz gibiler. O yaşa kadar bu sevgiyi, bağlılığı korumak herkesin harcı değil. O süre içinde gördüğüm kadarıyla Bülent Bey’in zihni melekeleri çok iyiydi. Beyefendiliğinden en ufak bir kaybı yoktu. Kendilerini sabah, akşam her ziyaret edişimizde bizi kapıya kadar uğurlardı. Kendisine defalarca rahatsız olmamalarını ifade ettiğim halde yine de vazgeçmedi.
Ameliyathanede imam bayıldı
YÖK kanununun verdiği izinle döner sermayenin yüzde 10’luk kısmı bilimsel araştırma ve geliştirmeye ayrılır. Geçen seneki döner sermaye gelirimiz 20 trilyon civarındaydı, bu da bize 2 trilyonluk araştırma kaynağı oluşturdu.
Başasistanken bir yarbay çocuklarının sünnetine yardımcı olmamı istedi, ben de kabul ettim. Arkasından ‘Bir hoca getirebilir miyim’ diye sordu, olabilir dedim. Gitti bizim mescidin imamı olan askeri getirdi, operasyona başladık. Biraz sonra arkamdan küt diye bir ses geldi. Bir baktım ki, imam yerde, meğer kan görmeye dayanamazmış.
Normalde bir cerrah en ağır yaralıya müdahale eder, harp cerrahı ise hayatından ümit kestiği yaralıyı bir yana bırakır. Çünkü onun görevi vuruşan gücü ayakta tutmaktır.
Şu anda AIDS’li hastamız yok, geçmiş yıllarda yurtdışından kısa dönem askerlik için gelenler arasında bazı vakalar vardı. Bu tür bulaşıcı hastalıklar için intaniye bölümünde özel vakumlu oda yaptırdık.