Önce kafalarımızdaki sansürü kaldıralım

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

On iki yaşında bir çocuk, bir çarşamba öğle vakti, okulun bahçesine yayın yapılan edebiyat şöleninde ‘‘Fahriye Abla'' şiirini okumuştu.

Birkaç dakika sonra yayının yapıldığı sınıfa okul müdürü hışımla girmiş, ‘‘Bu şiiri kim okudu?'' diye bağırmıştı.

Herkes susmuş; çocuk cılız bir sesle, ‘‘Ben okudum'' diyebilmişti.

Müdür, çocuğa koşarcasına yaklaşmış ve iki müthiş tokat atmıştı.

Yıllardan bin dokuz yüz elli dokuz'du ve o çocuk bendim.

O gün bu gündür, en sevdiğim şiirlerin başında ‘‘Fahriye Abla'' gelir. Onu her fırsatta okurum.

Okul müdürü şimdi rahmetli olmalı; ona hiç kızmadım. Tokatların hesabını sormasın diye, olayı Babaannem Melek Hanım'a da anlatmadım.

Yoksa bastonunu tıklatarak okula gider ve ince uzun endamından evladını koruyan ananın isyan çığlığını çıkarırdı.

Ve müdür, o yürek yangınından nasibini, enfes bir tirad dinleyerek alır; başını önüne eğer kalırdı.

Melek Hanım, Yunan işgaline, özgürlük için direnmişti. Cumhuriyeti daha güzel bir gelecekten umutlu olduğu için savunmuştu.

Şiire karşı duran kafasızlığa tahammülü yoktu.

* * *

Dün basından sansürün kalktığı yutturmacasının yıldönümüydü.

Sansür kalkmamıştı, çünkü asıl sansür bizim kafalarımızdaydı.

Bizim kafalarımız özgürlüğe, demokrasiye değil, yasaklara şartlanmıştı. Ne olursa olsun, önce yasak koyuyor, sonra istisnai özgürlükler tanıyorduk.

En ufak bir özgürlük kullanımında, bunları da halkın elinden alıyorduk.

Bu tür kafaları iyi tanırım. Bu kafalar özgür düşünemedikleri için, özgür düşünenlere asla tahammül edemezler.

Sadece kendilerinin bile anlayıp bilmedikleri ‘‘resmi ideoloji'' kadar düşünür; davranırlar. Aykırı düşünüp açıkladığınızda tepenize çullanırlar.

Size demediklerini, etmediklerini bırakmazlar.

Düşünen insanları hapislere tıkar, yutturmaca laflarla göz boyamaya kalkışırlar. Gazeteci katil zanlılarını yargıç karşısına bile çıkaramazlar.

Halktan korktukları için tek sığınakları, yaptıkları baskıcı yasalardır.

Bunları demokratik yasalarla değiştirmeye asla yanaşmazlar.

* * *

Kafalardaki sansürü kaldırabilmenin tek şartı tabuları yıkmaktan geçer. Çünkü kafadaki sansür, bizatihi tabuların ta kendileridir.

Eğer kafanızda şu ya da bu şekilde tartışamayacağınız ve tartışılmasına da rıza gösteremeyeceğiniz tabular varsa o zaman, önce kendinize, sonra başkalarına sansür koyarsınız.

‘‘Yaratıcı'' olamaz, bilakis yaratılan her şeye düşman olursunuz.

Yaratıcılığı geliştiren her şey, sanat, bilim, cinsellik ve özgürlük sizin için kanlı düşmanlardır. Gerici ilan ettiklerinizden de geride olduğunuzu fark edemez duruma gelirsiniz.

Kafaların dışını açmaya, tesettürü kaldırmaya çalışırken, kendi kafalarınızın içindeki örtüyü göremez, tesettürünüzü kavrayamazsınız.

Çaresizlik içinde, herkese, her şeye kızar köpürürsünüz.

Sirkeniz, küpünüze armağan olsun.

Yazarın Tüm Yazıları