Paylaş
‘‘Canım evladım Yavuz'um; Merakla beklediğim mektubunu dün amcan ve halanın mektuplarıyla beraber alarak çok sevindim. Hele verdiğin sözler, kararlı hareketlerin yüreğime su serpti.
Şunu bil ki oğlum, yalnız senin için yaşıyorum ve yaşamak istiyorum. Dediğim gibi inşallah sınıfı ikmalsiz geçersin; yüzümüz güler; beraber zafer şarkıları söyleriz.
Sana inanıyorum evladım; daima inanmak isterim. Doğru, dürüst ol; büyüklerine saygılı ol; derslerine muntazam çalış; sıhhatine dikkat et yavrum; Allah yardımcımızdır. Benim de her nefesim sana ve hepinize hayır dua ile doludur.
Halana sık git; onunla konuş. Verilen harçlığını idareli kullan. Arkadaşlarına kendini istismar ettirme; önce kendini düşün yavrum. Şimdilik böyle hareket etmen lazımdır.
Hadiselere karışmadığına ve karışmayacağına dair yazılarına pek çok sevindim; sağol evladım; beni rahat ettirdin. Uzun mektup yazamazsın ama, sık sık birkaç satırla sıhhatini bildir. Her ihtiyacını babana söyle, o öyle istiyor; aranızda gerginlik olmasın yavrum.
Yaz geldi, kavuşma günlerimiz yaklaşıyor. Bastonumu atarak kuvvetli kollarına dayanacağım günleri Allah'ım bana gösterecek inşallah.
Güzel yüzünü, hasret ve sevgiyle koklayarak pek çok öper, sağlığına, muvaffakiyetine dualar ederim. Mektubunu beklerim, canım evladım.
Annen Melek Gökmen’’
* * *
Bu mektup 30 Nisan 1966 tarihini taşıyor. Sanıyorum ben Hukuk Fakültesi'nin ikinci sınıfındayım ve babaannem Melek Hanım, üniversite okumak için Ankara'ya gittiğim günden beri bana yazmaya başladığı mektuplara bir tanesini daha ekliyor. Bu mektubu birkaç gün önce elimde kalan diğer Melek Hanım mektuplarıyla birlikte buldum ve ağlayarak okudum. Ona ne kadar acı çektirdiğimi ama bununla birlikte büyük mutluluklar da verdiğimi düşündüm.
Sevgili anacığım bu mektubunda benden üniversite olaylarına karışmamamı, harçlığımı idareli kullanmamı, kendimi istismar ettirmememi ve ders çalışmamı istiyor. O her zaman benim ‘‘Adam olmam’’ için dua ederdi. Sadece benim için yaşar, benim için nefes alırdı. Ben ona layık bir evlat olmak için hâlâ uğraşıyorum.
Adam olmanın 6 şartını da yerine getirdiğim için onun yattığı yerde rahat uyuduğunu sanıyorum.
* * *
Hepimizin birer ‘‘Melek Hanım’’ı vardır. Biz onları yüreğimizde yaşatırız. Yaşatır ve onların yüreklerinde yaşarız. Eğer sağ iseler ellerinden öper, dünyaya gözlerini kapamış iseler ruhları için dua ederiz.
Ben önceki gün Manisa'ya gittim. Onun mezarının başında dua ettim. Mezar taşını okşadım ve uzun süre suskun kaldım.
‘‘Anneciğim senin için, başımı eğmemekten başka ne yapabilirim’’ diye sordum.
Sonra yalnızca onun önünde başımı eğdim.
Toprağını öptüm.
Paylaş