Kutlamalar da özelleşmelidir

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Bir ara sanıyorum Murat Karayalçın, bir güzelim proje geliştirmişti. Projenin özü, ‘‘bayramlarda silah geçidine son verilmesi’’nden ibaretti.

Bu büyük bir kafa devrimiydi. Her şeyden önce, bayramları militarist devletin değil, sivil halkın kutlamasına imkân verecekti.

Gazetelerde bu konuyla ilgili destekçi yazılar, haberler çıktı. Ancak sonradan işin içine kimler karıştılarsa, proje daha ortaya çıkmadan yok oldu. Devlet, bayramlarda gene silahlarını teşhire devam etti.

Bayram kutlamalarından önce Ankara'da yollar kapandı. Trafik keşmekeş ve ıstırap halini aldı. Kapanan yollara tanklar ve zırhlı araçlar geldiler.

Bayram provaları yapıldı. Bayram günü sabahın erken saatlerinden itibaren klasik Devlet kutlamaları başladı.

Çoğu okullar da, resmi devlet törenlerini uyguladılar. Askeri disiplin içindeki öğrenciler büyük bir ciddiyetle şiirler okudular; marşlar söylediler.

Ama bazı okullarda, öğrenciler resmi törenden sonra serbest bırakıldılar.

O zaman ortalık gerçekten bayram yerine döndü.

Şarkılar söylediler, dans ettiler, hopladılar, zıpladılar.

Özledikleri bayram kutlaması işte buydu.

* * *

Akşam bir başka tablo ortaya çıktı.

Bir tarafta laiklik adına düzenlenmiş bir gösteri vardı. İnsanlar, laiklik sloganları attılar, resmi ideolojinin kurucusu ve mirasçısı CHP'liler insanları keyifle izlediler.

Birkaç yüz metre ileride, bir başka büyük kalabalık toplanmıştı. Onlar ne yaptılar bilmiyorum, ama en az diğerleri kadar vardılar.

Medya bunlara pek ilgi göstermedi. Ancak onların Mustafa Sandal ve Mahsun Kırmızıgül'ü dinledikleri yolunda haberler, resimler çıktı.

Hatta bazıları, buraya katılan sanatçılara ‘‘gericilerin gösterisine niçin katıldın’’ diye bozuldular.

Bunlar, halkı ilerici-gerici, dinci-dinsiz diye bölmeye pek meraklıydılar.

Ama halk bölünmeye hiç meraklı değildi. Onlar keyifle Kayahan'ı, Mustafa Sandal'ı, Mahsun Kırmızıgül'ü dinlemeye gelmişlerdi.

Çağ öyle bir noktadaydı ki, insanlar hangi düşüncede olurlarsa olsunlar, müzikte, şiirde birleşiyorlardı.

Onlar, onları bölmek isteyenlere inat, el ele çağdaş uygarlığa yürüyeceklerdi. Çağdaş uygarlık, insan hakları, demokrasi, eşitlik ve özgürlük, hoşgörü ve barış demekti.

Onlar bir gün bayram kutlamalarını özelleştirecekler, silah teşhirlerine son vereceklerdi.

Bayramları gönüllerince yüreklerinden kutlayacaklardı.

Onları birbirlerine düşürmek isteyenlere inat, coşacaklardı.

Yangına körükle gitmenin potansiyel tehlikesini görmeyenler de, belki o zaman uyanacaklardı.

Ama tarih, onlar için çoktan hükmünü vermiş olacaktı.

Yazarın Tüm Yazıları