Paylaş
Geçenlerde Ankara Büro'nun bilgisayarlarında müthiş bir haber okudum. ‘‘Doğan Güreş'in görev süresini uzatan yasanın Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdiğini'' bildiriyordu.
Doğan Güreş, Genelkurmay Başkanı iken görev süresi bir yıl uzatılmıştı. Bu süre de bitmiş ve Güreş emekli olmuştu.
Şimdi, Güreş'in süresini uzatan yasanın yeni yürürlüğe girdiği bildiriliyordu. Demek ki, Doğan Güreş bir yıl süresince kafadan Genelkurmay Başkanlığı yapmıştı. Benim hukuk anlayışıma göre, yaptığı hiçbir tasarrufun geçerli olmaması gerekiyordu.
Olay bence tam bir skandaldı.
Devletin devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını bu örnekten daha iyi gösterecek bir başka şey bulunamazdı.
Bürokratik devlet tanımına giren resmi ideolojili Türkiye'nin hukuk anlamında bir devlet olup olmadığı derhal tartışmaya açılmalıydı.
* * *
Geçenlerde TEMPO Dergisi'nin eski sayılarından biri elime geçti. Serdar Turgut'un enfes bir yazısını okudum. Başlığı ‘‘Kuralların Dokunulmazlığı''ydı.
Hürriyet'te, olağanüstü değerde ciddi mizah yapan ve hemen her şeyle dalgasını geçerken, bana bile, ‘‘Ya, bu memlekette ciddi bir şey sahiden yok. Ben niye ciddi ciddi yazıp duruyorum'' sorusunu sordurtan Serdar, bu yazıda Amerika'dan örnek veriyordu.
Özetle, Amerika'da bir hâkim, azılı bir katili, ilk duruşmada serbest bırakmış ve hakkındaki davayı düşürmüştü.
Gerekçesi de şuydu:
‘‘Bizim yasalarımıza göre sanık tutuklanınca önce hakları okunur. Bu tutuklamada haklar okunmamış ve devletin temel kuralı çiğnenmiş. Ben cinayet işleyen bir adam serbest bıraktım, ama kural kuraldır. Kuralı çiğnemeye bir başlarsanız, nerede duracağınız belli olmaz. Eğer ben adamı serbest bırakmasaydım, polis bir başka olayda tamamen suçsuz birini tutuklayıp haklarını okumama yetkisini kendinde görebilirdi. İşte o zaman sistem derinden yara alırdı.''
İşte devlet ve demokrasi dersi buydu.
* * *
Ben de geçenlerde, ‘‘Hukukun üstünlüğü mü, üstünlüğün hukuku mu?'' diye sorduğum bir yazı yazdım. Şimdi bu konuyu yeniden açıyorum.
Türkiye'de artık hukukun üstünlüğü yoktur. Üstünlüğün hukuku vardır ve buna hukuk denemez.
Türkiye'de devlet kendi koyduğu yasaları çiğnemektedir ve nerede duracağı belli değildir.
Sözgelimi, Memurin Muhakemat Kanunu yürürlükte iken, bir üst düzey sivil bürokrat, askeri mahkemece cart diye tutuklanarak içeri tıkılmıştır. Buna hiç kimsenin sesi çıkmamıştır.
Şimdi de Memurin Muhakemat Kanunu kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Yani önce kural çiğnenecek, sonra kaldırılacaktır.
Üstünlüğün hukuku işte budur.
Ve ‘‘devletin intiharı'' demektir.
Paylaş