Paylaş
Ernesto Che Guevara dünyaya kimliğinde gelmek istediğim birkaç kişiden biridir. Aslında ben Dickens'ın ‘‘İki Şehrin Hikâyesi'' kitabındaki Sidney Carton'a sanırım daha çok yakışırdım. Ama o bir roman kahramanıydı ve yaşadıysa, benden çok önce yaşadı ve öldü. Oysa, Che Guevara'nın yaşam ve ölüm dönemi benim de yaşadığım dönemdir.
Ben onu 20'li yaşlarımın öncesi ve sonrasında tanıdım. Olağanüstü güzel bir yüz taşıyan bir ‘cesur yürek'ti. Sakalları benim sakallarım gibi yüzünün iki yanında, boşluk bırakırcasına seyrek çıkıyordu. Belki bu yüzden de ona ayrı bir sempati duymuş olabilirim.
Onun mücadalesini hayranlıkla izler ve başarıya ulaşması için dua ederdim. Sadece o değil, halkları için mücadele eden bütün devrimciler bende hep coşku ve hayranlık uyandırmışlardır. Ama o bir başkaydı.
Bir gün Bolivya dağlarında pusuya düşürülerek, delik deşik edildi. Öldürdükten sonra kanıt olsun diye olsa gerek fotoğrafını da çekmişlerdi. Delik deşik halinde bile olağanüstü yakışıklıydı. Açık gözleri biraz kaymış ve hülyalı bir bakışla, bırakıp gittiği dünyaya dikilmişti.
Gözleri açık gitmişti.
* * *
Biz 68'liler o zamanlar Türkiye'yi ve dünyayı değiştirmeye çalışıyorduk. Onu örnek alarak, Türkiye'de de mücadaleye girenlerimiz oldu. Sevgili kardeşim Sinan Cemgil de bunlardan biriydi. O da olağanüstü yakışıklıydı ve sakal bıraksa Che Guevara'dan hemen hiçbir farkı kalmayacaktı. O da bir gün Nurhak dağlarında arkadaşları ile birlikte pusuda delik deşik edildi.
Onun fotoğrafını da hiç unutamam.
Che Guevara'nın ölümünden sonra onun için devrim şiirleri yazdım; bir de şarkı besteledim. Şarkının sözlerini de Esperanto dilinde kendim yazmıştım. Tamamen kafadan attığım ve İspanyolca'ya benzetmeye çalıştığım bu sözler hâlâ aklımdadır ve anlamlarını hâlâ bilemem. Ama şarkıyı dinleyenler nedense çok etkileniyorlar. Şarkı, Che Guevara'nın sloganlaştırdığı ve Türkçe olarak şarkıya eklediğim şu sözlerle bitiyordu.
‘‘Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin,
Savaş naralarımız kulaktan kulağa yayılacaksa,
Ve mitralyözler cenazelerimize ağıt yakacaksa,
Ölüm safa geldi; ölüm hoşgeldi.''
* * *
Che Guevara'yı hatırladım, çünkü medyadan izlediğiniz gibi o tekrar gündeme geldi. Buna hiç şaşırmadım. Şaşırdığım, bu güzelim romantizim karşısında, çok sevdiğim bazı yazar arkadaşların adeta Che Guevara'ya savaş açmaları oldu. Onun yeniden yaşama dönmesine karşı çıkmaları oldu.
Buna itirazım var. Öncelikle Che Guevara ölmedi ki, yaşama döndürülsün. O, benim ve benim gibi birçok 68'linin kanında hâlâ dolaşıyor ve dolaşacaktır. Ayrıca o, tanımlanmaya çalışıldığı gibi silahlı bir ‘sergerdân' değil, bir felsefe, romantizm ve sembolizmin bileşkesidir.
Çağdaş dünyada geleceğin kahramanları elbette geçmişin kahramanlarından kan ve can alarak yaratılacaklardır. Ve bu felsefede silahın yerini kalem, savaşın yerini barış, köleliğin yerini özgürlük ve demokrasi alacaktır.
Che Guevara sonsuzluğa dek yaşayacaktır.
Paylaş