Paylaş
Artık kesinlikle biliyorum ki, sekiz yıllık zorunlu ve kesintisiz temel eğitim bir masaldan ibarettir. Bu masalı başlangıçta hepimiz yuttuk. Eğitim reformu filan da hikâyeydi ve bu hikâyeyi de kuzu kuzu dinledik.
Rütbesiz Mesut Yılmaz hükümeti, iki bin yılına üç kala, yaklaşık 70 milyon insana enfes bir yutturmaca yapabileceğini zannetti; ama yapamadı.
İddia ediyorum ki, sekiz yıllık eğitim bu yıl ve hatta gelecek yıl bile uygulamaya konulmayacaktır. Yapılacak olan şey, imam hatip okullarının orta kısımlarına öğrenci alınmaması ve bu okulların kapatılmasından ibaret kalacaktır.
Bu nedenle, yapılan insafsız zamların gerekçesi asla ve kat'a sekiz yıllık eğitim uygulamasına geçilmesi değildir. Bu zamlar zaten yapılacaktı. Sadece topluma verilen acayip gazın etkisi geçmeden zamlar sekiz yıllık eğitime bağlandı ve halktan özveri istenmesi kararlaştırıldı.
İşte yutturmacanın kökü buradaydı.
Ama insanlar bunu yutmadılar ve şimdi, zaten ezilmiş büyük kitleler, sekiz yıllık temel eğitime sanırım hiç de hoş gözlerle bakmıyorlar.
* * *
İşin bir başka eğlenceli tarafı, bu hükümetin rahmetli Turgut Özal'a rahmet okutmasıdır. Bu hükümetin başındaki zat, Özal sayesinde siyaset sahnesine çıktığı halde, Özal'a sağlığında kan tükürtmüş ve ‘‘Kızılcık şerbeti içtim'' dedirtmiştir. Bu hükümetin diğer ortakları Özal'a en şiddetli muhalefeti yapmışlar ve Özal ekonomisinin Türkiye'yi batıracağını iddia etmişlerdir.
Şimdi aynı kişiler, tarihin en insafsız zamlarının altına imza koymakta ve son yedi yılda yüzde doksanbeşi fakirleşmiş bir halkın sırtından siyasi çıkar sağlama peşine düşmektedirler. Bu da tutmayacaktır.
Bu zat-ı muhteremlere haber vereyim ki, hükümette ekonominin sevk ü idaresini eline verdikleri zat, Özal'ın rahle-i tedrisinde yetişmiştir. Bu zat, iflah olmaz bir Özal hayranıdır ve bence artık kendisini Özal, hatta Özal'dan da üstün bir deha zannetmektedir.
Özal gibi platin yüzük takmakta, saatini de gene Özal gibi sağ bileğine geçirmektedir.
Bu hükümetin zihniyeti de tamamıyla tek parti kafasıdır. Ortaklığın başındaki kişi, muhalif gazetecileri mahkemeye vermekle tehdit etmekte, öte yandan, yutturmaca aflarla birkaç gazeteciyi sözüm ona hapisten çıkartmaktadır. Bu gazeteciler, en ufak bir çıt çıkardıkları takdirde yeniden içeri düşeceklerini gayet iyi bilmektedirler.
Ortaklık, demokrasiyi asla savunmamakta, bilakis ondan korkmaktadır.
Çünkü insanlar en çok, kendilerinde olmayan değerlerden korkarlar.
* * *
Türkiye, İslami yönetimden kurtulayım derken, çok insafsız bir yönetime düşmüş görünmektedir. Yaratılan öcüler o kadar büyütülmüştür ki, bunların fos oldukları anlaşılınca, asıl öcü ortaya çıkacak ve kitleler bu öcüye karşı tavır alacaklardır.
Zaten ortaklık da, bunun için elinden geleni ardına koymamaktadır.
İnsanda Allah korkusu olmazsa, yapamayacağı şey yoktur.
Paylaş