Kedi kapısı psikolojik savaşını kazandığımı sanıyordum... Anladım ki evdeki hayvanlarla girişilen hiçbir savaş gerçekten kazanılamazmış!
Bizimkiler yaylı kedi kapısını kapalıyken kullanmayı reddedince perdenin ipiyle bağladım, misilleme olarak da evin içindeki kum kabını da balkona çıkardım. Sorun yok sanıyordum; girip çıkıyor, balkonda güneşlenip özgür özgür takılıyorlardı. Ta ki balkon aktivitelerine geçen hafta yeni bir tane eklenene kadar! Balkonumuzun dış tarafında balkon boyunca uzanan, yarım metre genişliğinde bir çiçek tarhı var. Kendimce gözüm gibi bakıyorum. Yazın ruh halime göre envai çeşit renkli çiçek, kışın renk renk, çeşit çeşit lale dikiyorum, ön taraflarından da ismini bilmediğim çok güzel yapraklı ve bir o kadar arsız mor bir bitki ve mis kokulu ıtır sarkıyor. Çiçek cinsleri arasındaki geçişlerde de çok ufak boşluklar var. İşte o boşluklar bizim eşşeklerin yeni tuvaleti olmuş durumda! Çok eskiden Karaçi evdeki saksılara yapmayı severdi, hepsini plastik telle kapatınca konu kapanmıştı. Şimdi çiçekliğimi açık tuvalet ilan ettiler! Mor yaprakların bir kısmı ezilmiş, sardunyaların ikisinin kökü yerinden oynamış, balkon her daim kum içinde. Ama onlar yeni bir formül geliştirene kadar yine ben öne geçtim: Boş kısımlara evdeki Mikado oyununun çöplerini sapladım, artık çiçekliğe inemiyorlar.