Paylaş
Ankara Hürriyet okuru Ayçin hanım da bu hafta bu problemi dile getirmiş. Ayçin hanım, özellikle internet üzerinden yaptığı araştırmalardan, arkadaşlarının danıştığı avukatlardan aldıkları cevaplardan ve bazı köşe yazılarından sonra kafasının daha da karıştığını söylüyor. Bu nedenle özellikle kadınların daha çok merak ettiği ‘mal paylaşımı’ konusunu gelen sorulara kısaca cevaplar vererek, biraz açalım istedim.
* 1 Ocak 2002’ye kadar evliliklerin durumu...
(Tahsin Ç.)
Önceki Medeni Kanunu’muz 1 Ocak 2002 yılında değişti. Önceki Medeni Kanunumuz yürürlükte iken eşler kanuni olarak mal ayrılığı sistemine tabiydi. Mal ayrılığı sistemini kısaca şöyle açıklıyorum : “Benim malım bana senin malın sana.”
Bu kanunun bu şekilde yapılmasının nedeni kadını korumaktı. Bu sistem sayesinde kadın kendi mallarını dilediği şekilde harcayabiliyor, satabiliyor, kiraya verebiliyordu. Parası için kocasına hesap vermek zorunda değildi.
* 1 Ocak 2002’den sonra evliliklerin durumu
(Müge S.)
Kadının daha çok ev işleriyle uğraşması, erkeğin ise dışarıda para kazanması ve kazandığı para ile alınan malları kendi adına kaydettirmesi nedeniyle boşanmadan sonra kadınlar beş parasız ortada kalmaya başladı. İsviçre’de 1957 yılında başlayan çalışmalar bizde 2002 yılında kanun haline geldi. İlginçtir ki yine aynı nedenle, kadının korunması amacıyla “edinilmiş mallara katılma sistemi” kabul edildi. Yani evliliklerin 1 Ocak 2002’ye kadar olan dönemi için “mal ayrılığı”, bu tarihten sonraki dönemi için ise basitçe “ortaklık” sistemi geçerlidir.
* Tüm mallar ortak mı?
(Emel G.)
Tüm mallar ortak değil. Eşinize miras kalan, 1 Ocak 2002’den önce aldığı mallar ortaklığa tabi değil. Yine sorunuzda belirttiğiniz eşinizin iş kazası sonucu tazminat olarak aldığı paradan manevi tazminat kısmı ortak değil ama maddi tazminat kısmına ortaksınız. Eşinizin çalışması ile elde ettiği maaşı ile aldığı tüm mallara ortaksınız.
* Eşler, kendi malını dilediği gibi satabilir mi?
(Hasan K.)
Her ne kadar, kısaca ortaklık diye tarif ettiysek de bu ortaklık boşanmadan sonra bozulunca hüküm ifade eder. Yani boşanana kadar malların bölüşülmesi durumu olmayacaktır. Bu nedenle her eş kendi adına kayıtlı olan malı satabilir, kiraya verebilir, kira parasını değerlendirebilir. Siz de adınıza olan evi bu şekilde değerlendirme hakkına sahipsiniz. Bunun istisnası aile olarak oturduğunuz evdir, yani Aile Konutu’dur.
* Kooperatiften kendi maaşımla ödediğim eve eşim ortak mı?
(Füsun H.)
Kooperatife 1 Ocak 2002’den önce girdiyseniz, bu tarihe kadar yaptığınız ödemelere eşiniz ortak değil; ama 1 Ocak 2002’den sonra maaşınızla ödediğiniz kısmına eşiniz de ortak. Ödemesini 2002’den önce yaptınız ama tapusunu daha sonra aldıysanız ortak değil. Eşiniz 2002’den önce bu malların alınmasına parasal katkıda bulunmuşsa katkı alacağı hakkı bulunabilir.
* 2002’den öncekiler için hiç hak yok mu?
(Ayçin T.)
Okurlarımdan Ayçin Hanımın sorusu çok önemli. Ayçin hanım, 1995 yılında evlenmiş, eşi doktor kendisi ise eczane sahibiymiş, kazanılan paralar ile 2002 yılına kadar iki daire aldıklarını ancak eşinin üzerine yapıldığını söylüyor ve soruyor: Ben de çalıştım, ben de eve para getirdim, benim bu mallarda hiç mi hakkım yok?
Ayçin Hanım’la benzer durumdakiler için yani çalışan kadınlar için hemen belirteyim, 2002 yılına kadar alınan mallarda hakkınız var. Bu hakkınızın adına “katkı payı alacağı” deniyor. Ama 2002 yılına kadar hiç çalışmamış ev hanımlarının alınan mallara parasal bir katkısı yoksa ne yazık ki katkı payı alacak hakkı bulunmuyor. 2002 yılından sonra ise durum değişti, çalışmayan ev hanımları da malların değerine boşanma halinde yarı yarıya ortak.
Paylaş