Paylaş
Bayramlık bir haber
Konumuz; hayvanlar ve insanlar. Daha doğrusu hayvanlarla insanların ilişkileri sonucunda ortaya çıkan yararlar.
Yararın olduğu yerde zarar da vardır tabii. Bunun tabiatın dengesi olduğunu bilmeyen yok. İlkokul çocukları bile bilir bu gerçeği. Yani negatif-pozitif, siyah-beyaz, dişi-erkek, yarar-zarar...
Madenin yapısı, birbirine zıt kutupların itici ve çekici güçleri sonucunda oluşuyor. Bunu hepimiz biliyoruz, bilmesine amma, yine de bilmiyormuş gibi davranıyoruz.
Sanırım söz konusu menfaatlerimiz olduğu zaman tüm bilgiler uçup gidiyor. Bütün dikkatimizi menfaatlerimize yöneltiyoruz. Tabii bu arada zararlı bulduğumuz ne varsa, bunları da önünü-ardını hiç düşünmeden ortadan kaldırmanın yollarını arıyoruz.
Şimdi bunca lafı niye ettim? Hepimizin bildiği gerçekleri böyle temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp ortaya getirmenin ne manası var?
Bence çok manası var. Mümkün olabilse de her gün, her fırsatta bunlar tekrarlansa diye düşünüyorum. Hem de herkesler tekrar tekrar söyleseler.
Kedileri, köpekleri son günlerde katletmeyi, tamamen ortadan kaldırıp neslini yok etmeyi düşünenlere anlatsalar diyorum.
İşin sadece ‘‘zarar’’ boyutundan bakanlara doğanın yasalarını bütün ayrıntılarıyla, formülleriyle öğretseler, diyorum.
Sadece zararlar değil, yararlar da konuşulsa diyorum. Buna, insanlık adına ihtiyacımız var.
Mesela geçen gün Hürriyet'in İstanbul ilavesinde küçücük bir haber gözüme ilişti. Daha doğrusu asistanım Arzu, dikkatimi çekti de gördüm. Haber küçük ama, içeriği büyük bir haber. Başlığını okuyunca bana hak vereceksiniz. Şöyle diyor;
‘‘Sperm sorununu kediler çözecek’’
Haberi görünce; ‘‘İşte, tam da 2000'li yıllara girerken bin yılın en müthiş haberi’’ diye içimden geçirdim.
Bu haber zihninizde belki bir şey uyandırmamış olabilir. Öyle ya, Türkiye'de henüz alarm zilleri çalmaya başlamadı. Erkeklik! konusunda kedilere taş çıkartamasak bile Amerika ve Avrupa'nın pek çok ülkesini elli kere geride bırakırız. O yüzden de bu haberden pek bir şey anlamayız.
Bu durumda benim biraz anlatmam gerekiyor, galiba.
Efendim, teknolojinin gelişmesiyle orantılı olarak erkeklerin sperm sayılarında hızlı bir gerileme saptanmış bulunuyor. Hatta Amerika'da bir gazetecinin yaptığı tesbit öylesine ilginç ki, yakın bir gelecekte insan neslinin devamlılığı hakkında bizleri uyarıyor!
Amerikalı gazeteci bizzat kendisini denek olarak ileri sürüp testler yaptırdıktan sonra doktora ‘‘normal bir erkek’’ olup olmadığını soruyor. Doktorun cevabı ise ilginç; ‘‘şu andaki standartlara göre normalsiniz’’ diyor.
Bundan yirmi yıl önce aynı test sonuçlarıyla karşılaşıldığında o kişi için normalin çok altında bulunacağını söyleyen doktor, şu anda bunun ‘‘normal’’ kabul edildiğini belirtiyor. Çünkü, genel olarak standartlar ‘‘üremeyi’’ azaltacak! düzeye inmiş.
Bunu okuduğum zaman ‘‘demek bu nedenle Amerikalılar bol çocuk sahibi olmak için teşvik ediyorlar’’ diye düşünmüştüm.
Bilinç altında insan neslinin azalacağı yolunda alarm sinyalleri çalmaya başladığı için bilinç üstüne ‘‘çok çocuk sahibi olmak’’ şeklinde çıkıyor.
Tabii bunun üstüne bilim insanları durur mu, çalışmaya başlamışlar ve ‘‘sperm sorununa çözüm’’ aramışlar. Yoksa durup duruken niye böyle bir çalışma yapsınlar?
Her konuda olduğu gibi bunun için de hayvanları kobay olarak kullanmışlar.
Şu hayvanlar insanlar için ne yararlı varlıklar... Bilgi ve sevgi veriyorlar. Gerilimimizi alıyorlar. Yetmiyormuş gibi her türlü incelemeyi üzerlerinde denememizi sağlıyorlar.
Biz de sonra, ‘bunlar çok fazla çoğaldı, hayatımızı tehdit ediyorlar‘ diyerek, ortadan kaldırmayı planlıyoruz. Halbuki insan neslini sürdürebilmemiz için diğer soyların zürriyetini kurutmamak zorundayız.
Bayram bayram neler anlatıyorsun, içimizi kapıyorsun, diyebilirsiniz. Ama bunları anlatmak için daha iyi bir zaman aklıma gelmiyor.
Üstelik geçen gün Ajde Pekkan'ın (Henüz piyasaya çıkmak üzere olan) klibini izlediğimde ‘‘Tarçın'la’’ öpüşme sahnesini gördüğüm dakika (Tarçın, dört aylık muhteşem bir İran kedisi) öyle bir heyecanlandım ki, ‘‘işte’’ dedim, ‘‘insan ve hayvan bütünlüğünü tanımlayan bir görüntü. Tabii klipteki o sahneyi ne yazık ki, aynen yayınlayamıyorum. Ama nasıl olsa yakın bir gelecekte televizyonlarda göreceksiniz.
‘‘Kimler geldi, hayatımdan kimler geçti’’ derken, farklı görüntü ve kimliklerin altındaki ‘‘Ajda’’yı gördüğünüz zaman, ‘‘bir’’liğin mesajını ‘‘Tarçın’’la bütünleştiriyorsunuz.
Ve diyorsunuz ki, aslında hepimiz ‘‘bir’’iz.
Ben de, aslında bunu hepimiz biliyoruz, bir de anlayabilsek! işte o zaman bu bayramlık bir haber olmayacak, bayram! olacak, diyorum, Yasemin'ce...
Paylaş