Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Nazar değmesin

Nazar Arapça'da bakış demektir. Türkçe'de de aynı manada kullanılır. Bu genel anlamının dışında, yaygın bir inanışı dile getiren bir terim olarak ‘‘Nazar Değmesi’’ az çok herkeste bulunan, mavi gözlü kimselerde daha fazla bulunduğuna inanılan ve böyle kimselerin bakışlarından fırlayan zarar verici, çarpıcı ve hatta öldürücü güç anlamındadır.

Cahiliye Arapları arasında ‘‘Nazar Değmesi’’ son derece yaygın bir inanıştı. Nazarının değmesi konusunda o dönemler bazı kimselerin çok marifetli olduğu bilinir.

Bilhassa Beni Esed içinde bu özellikteki insanların çok olduğu söylenmekte ve şöyle bir örnek verilmektedir;

‘‘Onlardan biri (Nazarı değen), semiz bir deve veya yağlı bir sığır gördüğü zaman, cariyesine ‘‘Ey cariye, evden ölçeği ve paraları al, şu hayvanın etinden bize et getir’’ der. (o sırada) hayvana bakmakta olan adamın nazarı değer. Cariye, efendisinin dediklerini alıp daha evden ayrılmadan hayvan, yere düşer ve boğazlanır. Cariye de onun etinden satın alır, getirir.’’

Cahiliye Arapları, bir kimse hasedlikle ve düşmanlıkla birine bakınca, o bu bakış sebebiyle hasta olur. Onlar bunun için ‘‘Falana nazar değdi’’ derler.

Rivayete göre Araplardan bir kimse, iki veya üç gün yemek yemez, aç kalır. Sonra çadırının perdesini kaldırır ve beklerdi. Oradan bir deve veya bir koyun geçerken görürse, ‘‘Bugün bu deveden daha güzelini görmedim’’ derdi. Böyle dediği hayvan, bir kaç adım atar ve hemen düşer ölürdü. Bir Arap şairi şöyle der;

‘‘Bir toplantı yerinde karşılaşınca karşılıklı nazar ederek bakışınca, basılan yer ayaklarının altından kayıverir.’’

İbn Abbas, bir topluluğa uğrayınca bakışlarıyla kendisini tehdid edenler için şu şiiri söylemiştir;

‘‘(Onlar) bana kızarmış gözlerle, keçinin kasabın (elindeki) bıçağına baktığı gibi bana keçi bakışıyla baktılar (yani korkak ve ürkek şekilde..)’’

Bunlardan açıkca anlıyoruz ki, ‘‘Nazar Değmesi’’ Cahiliye Arapları'nın çok yakından ilgilendikleri ve tesirinden korktukları, öldürücü ve çarpıcı bir güçtür. Onlar bunu sadece bilmekle kalmıyorlar, onun etkisinden korunmak için de bir takım tedbirlere başvuruyorlardı.

Bunların başında ‘‘Temaim’’ adı verilen nazarlıklar geliyordu. Ayrıca nazarı dokunan kimseye bir kap içinde ellerini, ayaklarını ve izarının altını yıkamasını söylerler, o da yıkar, bu yıkantı suyu, nazara uğrayan kimsenin üzerine dökerek, böylece nazardan kurtulunulacağına inanıyorlardı. Ayrıca Rukye (okumak) de yapılıyordu.

Nazar değmesi inancı hemen bütün ülkelerde, kendine has özellikler içinde görülmektedir. Dün olduğu gibi bugün hala Avrupa'da özellikle italya'da, Balkanlar'da ve Rusya'da rastlanmaktadır. Hatta Schwab'larda (Güney Almanya) çocukların alınlarına, nazar değmesin diye insan pisliği sürüldüğü kaydedilmektedir.

Ülkemizde de her bölgede nazar inancı yaygın. Gök mavisi rengindeki gözün bakışının değmesi ihtimalinin daha büyük olduğuna inanılır. Bunun içinde gök mavisi şeylerle nazar değmesinden korunulacağı düşünüldüğünden mavi boncuğa önem verilir.

Mavi boncuk, nazarlık olarak kullanılır. Bundan başka ülkemizde nazar değmesinden korunmak için, yeşil kahve tanesi, eski para, kurşun, çitlenbik kabuğu, at nalı, mavi diken gibi şeyler de nazarlık olarak kullanılır.

Bu nazarlıklar, kullanıldıkları yere göre değişik şekillerde asılır ve dikilir. Mesela, çocukların omuzlarına dikilir, hayvanların alınlarına yahut boyunlarına asılır, evlerin veya binaların giriş kapılarına konur.

Yine ülkemizde nazardan korunma adetleri arasında sıkça görüleni, nazar uğrayana kurşun dökülmesi, başının üstünden dua ile çevrilmiş tuzun ateşe atılarak patlatılması, üzerlik otu veya günlük yakılarak dumanıyla tütsülenmesi gelir.

Bunlar yapılırken, kendilerine has özel tekerlemeleri söylemek de unutulmaz. Mesela tuz patlatırken, ‘‘Nazara bozara/Nazar edenin iki gözü bozara’’denir.

Üzerlik otu tütsülenirken de, ‘‘Elemtere fiş/Kem gözlere şiş/Üzerlik otu çatlasın/Nazar eden patlasın’’

Bazı yörelerde nazar değmesinden korunmak için, nazarından korkulan kişi, çocuğu gördükten sonra, hemen çocuğun yüzü yıkanır, elbiseleri değiştirilir. Hatta dışarı giderken çocuğa siyah lekeler sürülür.

Yrd. Doç. Dr. Ali Çelik tarafından hazırlanmış olan, İslam'ın kabul veya reddettiği ‘‘Halk İnançları’’ adlı kitaptan ‘‘Nazar Değmesi’’ başlıklı bu bölüm aynen alınmıştır.

Kitap, köpeklerin ulumasından uğur taşlarına, göz seğirmesinden bazı hayvanlarla ilgili inançlara kadar uğurlu, uğursuz, yolculuk, ölüm, yiyecekler gibi çok çeşitli adet ve inançları biraraya toplamış. Ve bütün bunlara İslam'ın nasıl yaklaştığını anlatmış, etkilerini değerlendirmiş. Kitabın iyi bir inceleme olduğu söylenebilir, diyorum, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları