Marmaris kent meclisiSonunda halkın oluşturduğu bir meclis kuruldu. Bütün Türkiye'ye önemle duyurulur. Kim demiş, biz bir şey yapamayız, üç kişi biraraya gelip birlik oluşturamayız diye... İşte örneği; Marmaris Kent Meclisi.Hem de Marmaris'te ne kadar dernek, vakıf, yerel gazete varsa, hastanesinden belediyesine, radyosundan kulüplerine, tüm partilerin ilçe başkanlıklarına kadar bütün kuruluşlar Marmaris için biraraya gelmişler. Hem de hangi siyasi görüşe hangi ideolojiye sahip olurlarsa olsunlar birleşmişler. Yani gerçek bir birliği oluşturmuşlar. Yaşadıkları yer için, Marmaris için...Kent Meclisi'ni oluşturduklarını öğrendiğim zaman duygularımın nasıl kabardığını anlatamam. Nihayet şuurlu varlıklar gibi davranmayı başarıyoruz. Nihayet farkına varıyoruz ve daha ötesini yapıyoruz. Yapılması gerekeni yapmak için harekete geçiyoruz, demekten kendimi alamadım. Ve, bu düşünceler içinde daha bir coştum. Düşünebiliyor musunuz? Üç bin kişi biraraya gelmeyi başarıyor ve çocuk yaşlı hep birlikte elele yollara çıkıyorlar. Halk meclisini oluşturan Marmarisliler, İçmeler Pamucak Mevkiindeki 65 dönümlük orman alanının yapılaşmaya açılması iznini iptal ettirebilmek için canla başla tek vücut olmayı başarıyorlar. Hem de hangi görüşten olduklarının hiç önemi yok. Omuz omuza verip mücadele ediyorlar. Görüşlerinin hepsi tek bir noktada kitleniyor. Ağaçları ortadan kaldıracak kocaman yanlışlığın düzeltilmesi noktasında... Yahu herşey bir yana gene dellendim işte. Nasıl oluyor da böyle bir yanlışlık yapılabiliyor? Koca orman, yetişmiş ağaçlarıyla birlikte bina yapılsın diye yerinden sökülmesine izin veriliyor? Anlaşılır gibi değil. Anlayacağım derken insanda ne mantık kalıyor, ne akıl. Neden, nasıl derken beyninizin bütün devreleri birbirine karışıyor. Galiba onların yapmak istedikleri de bu. Beynimiz karman çorman olsun da düşünemeyecek hale gelelim, her türlü isteklerine boyun eğelim... Ama yağma yok. Bırakmayacağız. Ne yaşadığımız yeri, ne aklımızı ne de papucumuzu. Onlar ölmek istiyorlarsa, kendileri bilirler. Fakat, bizleri de kendileriyle birlikte yaşadığımız yeri yok ederek yavaş yavaş öldürmelerine izin vermeyeceğiz. Gücümüz yetmiyorsa, birleşiriz. Bir yandan ‘‘Dünya çöl oluyor’’ diye kıyamet kopuyor. Öte yandan yeşil memleketimizin yeşilliklerini gözümüzü kırpmadan ortadan kaldırmaya yönelik planlar yapılıyor. Zaten Marmaris'te kundaklamalar, sakarlıklar, aptallıklar sonucu ne kadarlık orman kaldı ki... Kalanları da biz keselim olsun bitsin. Öte tarafta Gökova'ya kurulan termik santral bitkileri de hayatı da yavaş yavaş zehirleyip yok ediyor. Fakat, yapacak bir şey yok deniliyor. Çünkü, enerjiye de ihtiyacımız var. Eh, herşeyin bir bedeli var. Ağaçlara karşılık elektrik elde ediyoruz. Başka yolu yokmuş gibi... Ev yapmak için de ağaçları kesmek lazım. Ağaçların üzerine evleri konduramayız ya... Fakat, bu arada unutulan çok önemli bir mesele var. Az önce bedel dedik ya, ağaçları ortadan kaldırmanın da bir bedeli var tabii... Bunun bedeli, insanların hayatı. Ağaçları, bitkileri ve burada yaşayan hayvanları kısaca orman hayatını ortadan kaldırdığımız zaman insanların yaşamaya devam edebileceğini düşünmüyorsunuz herhalde. Çocuklar bile farkına vardı. Anladılar, doğanın canlı ve temiz kalmasının önemini. Fakat, hala anlamayanlar var. Üstelik en fazla bilmesi gerekenler bilmiyor. Belki de biliyor da anlamıyor. Fakat, anlıyor da anlamamazlıktan geliyor diyemem. Gerçekten anlamadıklarından, durumun vehametinin farkına varmadıklarından eminim. Bu durumda anlayanlara çok iş düşüyor. Elbette, anlatabilmek için. En etkili yol da bunun için birleşmek. Marmaris Kent Meclisi gibi meclisler oluşturabilmek, diyorum, Yasemin'ce...