Yasemin Boran

Yasemin'ce

1 Ağustos 1998
Merkür geri gidiyorTemmuz başında Aslan burcuna girmiş olan Merkür bugünden itibaren geri gitmeye başlıyor. Böylece bütün ağustos ayı boyunca Aslan burcunda dolaşıp duracak. Merkür, diğer gökyüzü cisimleri arasında Ay'dan sonra en hızlı hareket eden cisim. Bir burcu baştan sona yaklaşık 15 günde tamamladığı gibi 20 veya 25 günde geçtiği de olur. Hızlı hareket ettiği için kişi üzerindeki etkisi genellikle bir - iki günlük olduğundan yavaş hareket eden cisimler kadar belirgin ya da etkileyici değildir. Fakat, Merkür'ün geri gittiği dönemlerde bir burçta kalma süresi iki ay bazen iki aydan da fazla olabilir. İşte bu tip dönemlerde Merkür'ün özellikleri açıkça görülecek kadar belirginleşir. Hatta somut olarak kolayca anlaşılır. Bu nedenle Merkür'ün özelliklerini iyi tanımak ve takip etmek gerekir. Tabii hayatınızı kolaylaştırmak ve hedeflerinize ulaşırken fazla sıkıntı duymak istemiyorsanız... Merkür, iletişim, her türlü haberleşmeler, kısa yolculuklar, evraklar, sözleşmeler, iletişim cihazları, el işleri (Onarım, bakım, elinizle yaptığınız tüm işler), kardeşler, çocuklar, akraba ve arkadaş ilişkileri dahil bütün ilişkileri, organizasyonlar, reklam, basın ve zihinsel faaliyetler idare ediyor. Merkür geri gitmeye başladığı zaman idare ettiği bütün bu konularda bazı sorunlarla karşılaşmaya neden oluyor. Örneğin, karar vermek durumundaysanız, kafanızı karıştıran dedikodular duyabilir veya o konu hakkında değişik fikirlere kapılıp bir türlü karar veremezsiniz. Zaten Merkür'ün geri gitmeye başladığı bu tip dönemlerde karar vermek ve yeni girişimlerde bulunmak pek doğru olmaz. Ayrıca, telefon problemi yaşayabilir, kaybolan evrak veya faturalar yüzünden canınız sıkılabilir ve özellikle insan ilişkilerinde tedbirli davranmak gerekir. Tabii kafanız karışacağı için sağlık sorunları da ortaya çıkabilir. Bu nedenle kendinizi fazla zorlamaktan kaçınmalısınız.Gökyüzünün bu konumundan en fazla etkilenecek olanlar başta Aslanlar olmak üzere Kovalar, Boğalar ve Akrepler. Tabii Ay, yükselen veya Merkür'ü Kova burcunda doğmuş olanlar da Merkür'ün geri gitme hareketinden benzer biçimde etkilenecekler. Koç ve Yaylar Merkür'den olumlu açıyla etki alacaklar. Fakat, Merkür geri gittiği için sizin de bazı aksaklıklarla karşılaşacağınız söylenebilir. Özellikle aile bireyleri, iş arkadaşlarınızla her zaman olduğundan daha fazla ilgilenmek durumunda kalabilir, bunun sıkıntısını duyabilirsiniz. İkizler ve Teraziler de az miktarda olsa da etkilenecekler.Merkürden etkilenen bütün bu burçların sadece belli günlerinde doğmuş olanların güçlü bir biçimde etkileneceğini belirtmem gerekiyor. Bugün Merkür 28 derece Aslan burcunda geri gitmeye başlıyor ve Ağustos'un 23'üne kadar geri giderek Aslan'ın 16 derecesinde duracak. Bu demektir ki, 8-23 Ağustos, 5-18 Şubat, 6-21 Mayıs ve 8-22 Kasım günleri arasında doğmuş olanlar en fazla etkilenecek burçlardır.
Yazının Devamını Oku

Yasemin'ce

19 Temmuz 1998
Park ve ormanların yeni durumuParklarımız, ormanlarımız, sevgili ağaçlarımız, yaşama sebebimiz ve olmazsa, olmaz diyeceğimiz dünyamızın akciğerleri... Sevgiliye mektup gibi bir giriş oldu galiba. Fakat, kabul edin ki, şayet dünya, ormanlarına mektup yazacak olsaydı, sanırım böyle başlardı. Ve sonra da, ‘‘mutlu musun, mesut musun, yaşadıklarından memnun musun’’ diye devam ederdi. Evet, ormanlar yaşadıklarından memnun mu? Siz ne dersiniz? ‘‘Ağaçlar memnunmuş, değilmiş, bize ne’’ diyebilir, bütün bunların birer zırva olduğunu düşünebilirsiniz. ‘‘İşim başımdan, dertler kapımdan taşmış, ben bunlarla cebelleşirken, kadının dediğine bak’’ diyebilirsiniz. Şimdi ağaçların memnuniyetsizliklerini ne düşünecek zamanınız, ne de uğraşacak haliniz olmayabilir. Fakaaat, benim derdim değil deyip geçtiğiniz ve uğraşmadığınız ‘‘dünyanın sorunları’’ sonradan başınıza öyle bir çorap örer ki, kendi derdinizi bile unutursunuz. Hem öyle bir unutursunuz ki, ‘‘onlar da dertmiymiş’’ diyecek hale gelirsiniz. Düşünün bir, evinizi seller almış, aşınız, suyunuz kalmamış, can derdine düşmüşsünüz (Tanrı hepimizi korusun) daha başka bir dert duyacak haliniz kalır mı? Yani, eviniz iliniz sağlamken düştüğünüz kaygıların bir tanesi bile aklınıza gelir mi? Elbette ki, gelmez. İşte, ağaçların memnun olup olmaması bu yüzden önemli. Selleri, suları durduranın ağaçlar olduğunu bilmiyor musunuz? Hatta, güneşin cayır cayır yakması, kuraklıkların, sel baskınlarının olması, iklimlerin sapıtması hep ağaçların memnuniyetsizliğinden kaynaklanıyor. Yoksa, bunlardan haberiniz yok mu? Tabii ki, var. Var da, ciddiyetinden haberiniz yok. Daha doğrusu yoktu. Fakat, artık yavaş yavaş ciddiye almaya başladık. Mesela daha önce kimsenin aklına ormanları korumak gelmiyordu. Şimdi ise, ‘‘korumak için ne yapabiliriz’’ diye düşünmeye başladık. Hatta düşünmekten öteye geçtik. Veee ilk kez parklar için, ormanlar için bir ‘‘platform’’ oluşturmayı başardık. İşte bu ilk kez ormanlar adına yapılmış ciddi bir adım. Ve bu adımın önderliğini yapan Sayın Ersin Taranoğlu'nu kutlamalıyız. Sayın Taranoğlu, ormanların ihalesini durdurdu. Sonra durdurmakla kalmadı gönüllü sivil örgütleri bir masanın başına davet edip ‘‘daha iyisini düşünebiliyorsanız, buyurun ortaya koyun, ben de uygulayayım’’ dedi. Ben de bu işin peşine düşüp ne olduğunu araştırdım. Ve ‘‘yaşlı ormanlar’’ı koruma kampanyası başlatan ‘‘Doğal Hayatı Koruma Vakfı’’nın fikirlerini aldım. ‘‘İstanbul Ormanı, Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma Platformu’’ adı altında başta İ.Ü. Orman Fakültesi olmak üzere İstanbul İl Çevre Müdürlüğü ve Orman Bölge Müdürlüğü dahil olmak üzere tam 29 kurum ve kuruluş önce 19 Haziran 1998 günü daha sonra da 2 Temmuz 1998 günü biraraya gelip ‘‘ormanların geleceği’’ni belirlediklerini öğrendim. Orman Bakanlığına sunmak üzere hazırlanan kararlar şöyle;1- Orman içi dinlenme yerlerindeki tüm tesislerin yenilenmesi, doğaya ve çevreye uygun tesislerin yapılması, 2- Gelişme durumu göz önüne alınarak mobil tesislerin yaptırılması, 3- Doğaya ve çevreye uygun tesis planlamalarında gerektiğinde tip projelerden kaçınılması, 4- Yeni yapılacak tesislerin gelişim planının ön gördüğü şekilde ve mevcut tesislerin inşaat alanını ve galerisini aşmayacak şekilde inşaa edilmesi, 5- Orman içi dinlenme yerlerindeki tesislerin yakın çevresindeki bitki varlığının rölövelerle belirlenmesi, 6- Yangına karşı koruma ve savaşım düzenlemelerinin projelerde yer alması, 7- Çevre kirliliği, yoğunlaşma ve yapılaşmaya neden olacak havuz, duş gibi ünitelerin yapılmaması, 8- Söz konusu bütün alanlarda arıtma sisteminin (Paket arıtma) tesis edilmesi, 9- Yapılacak tesislerin kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurallarının onayından geçecek nitelikte projelendirilmesi, 10- Alanlara ilişkin gelişim planlarının ÇED raporlarını içermesi, 11- Gelişim planlarının yapılabilmesi için altı ay süre verilmesi, projelendirilmelerde orman mühendisi ve peyzaj mimarı ile yeteri kadar ormancı teknik elemanı çalıştırılması, 12- Projelendirilmeden sonra kurulumuzun görüşüne başvurulması, bundan sonra da bir yıl inşaat ve imalat süresi verilmesi, 13- Mevcut ve yapılacak bütün tesislerin yanında alt yapıya önem verilmesi, otoparkların ağaçlar altında veya ağaç kesimi ile tesis edilmemesi, 14- Belgrat Ormanı ile Mehmet Akif Orman İçi Dinlenme Yeri'nin diğer alanlardan ayrı olarak ele alınması ve İ.Ü. Orman Fakültesi ile Orman Bakanlığı arasında yapılacak protokol çerçevesinde yönetilmesi, 15- Üzerinde yapılacak tesislerin çeşitliliği ve yoğunluğu nedeniyle Mihrabat, Fatih Ormanı, Riva, Çilingöz, Kastro Orman İçi Dinlenme Yerleri'nin 5+1+1... şeklinde Heybeliada Değirmenburnu, Büyükada Dilburnu, Kaymakdonduran, İzmit Düzmeşe, Kuzuyayla, Hacetderesi, Tekirdağ Atatürk Ormanı'nın 3+1+1... şeklinde kiralanmaları, 16- Özellik arz eden bazı alanların Sivil Toplum Örgütleri Konsorsiyomuna, özel idarelere, Köy Tüzel Kişiliklerine, Belediyelere, Kooparatiflere tahsisen veya pazarlıkla kiralanması, 17- İhaleyi alan firmaların işletmeciliği bizzat kendilerinin yapmaları ve devir işlemine izin verilmemesi, 18- Yeterliliğin saptanmasında Özkaynak ve Üç Yıllık Vergi Ortalaması puan toplamının mutlaka en az 25 puan olması, yeterlilik alabilmek için ise, toplam olarak 60 puan alınmasının zorunlu tutulması, 19- Yeterlilik tesbitinde firmaların ana sözleşmelerinde turizm sözcüğünün geçmesinin yeterli kabul edilmeyip fiilen turizmle uğraştıklarını belgelemeleri gerektiği, 20- Söz konusu alanların girişlerinin kiralama kapsamının dışında bırakılması yahut Genel Müdürlüğün bir elemanı ile denetiminin sağlanması, 21- Denetim sistemine Sivil Toplum Örgütlerinin katılımı için gereken önlemlerin alınması, 22- İleride oluşturulacak orman içi dinlenme yerlerinin İstanbul bütünlüğündeki bir plan çerçevesinde ele alınarak aynı yöntemle kararlara bağlanması, 23- Park Ormanı'nın kullanım süresi sona erdiğinde başvurulacak kullanım planının aynı bileşimdeki bir ekip ile ve benzer yöntem ile hazırlanmaya başlanması. Orman Fakülte Dekanı Melih Boydak'ın başkanlığında görüş birliğine varılan bu kararlar umarım Orman Bakanlığınca dikkate alınır ve uygulanır diyorum, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku

Yasemin'ce

18 Temmuz 1998
Hayvanlar ve insanlarÇağımızda insanlar, kendilerini saran çevrenin tamamen dışında yaşıyorlar. Bütün dikkatleri sadece kendilerine ve etraflarında bulunan insanlara yönelmiş durumda. Aslında böyle davranmakta haksız sayılmaz. Çünkü, yaşadığı şartlar öylesine yaşanmaz bir hal almaya başlamış bulunuyor ki, sadece ve sadece yaşayabilmek için mücadele vermeye başlıyor. Tabii bunun sonucunda da kendinden başka bir şeyi gözü görmüyor. Geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken şöyle demişti; ‘‘Emekli olan teyzem, çiçeklerin açtığını gördüm, dedi. Ne kadar tuhaf değil mi? Bu güne kadar çiçeklerden bi-haber yaşamış.’’Oturup düşündüğünüz zaman, ya da böyle bir sohbet esnasında insana çok tuhaf geliyor. Tuhaf fakat, gerçek. Şu anda öyle çok insan, güzelliklerden habersiz yaşıyor ki, (Buna yaşamak denirse) yaşayabilmenin telaşı içinde nerede olduğunu bile bilmiyor. Ne uçan kuşları, ne tomurcuklanan bitkileri, ne de oynaşan yavru kedileri görüyor. Çiçeklerin açtığını görmek için insanın dikkatini kendi sorunlarından uzaklaştırması, şöyle bir etrafına bakması gerek. Tabii sorunlar öyle ağır, öyle bir kendinden geçiriyor ki, insanı kafasını kaldırıp etrafına bakabilmek için dikkatini çekecek bir şeylere ihtiyacı var. İşte hemen etrafımızda dolaşan hayvanlardan daha fazla dikkat çekici ne olabilir ki... Bir çiçek, ‘‘çiçek açıyorum’’ diye avaz avaz haykırmaz. Ya da boy veren filiz ‘‘Bakın bakın, nasıl da serpiliyorum, beni görün’’ diye çığlık atmaz. Yani sizin dikkatinizi çekmeyi başaramaz. Siz görmüyorsanız, onlara bakmadan geçip gidersiniz. Ve onların size sunduğu yaşam enerjisini teneffüs edemezsiniz. Halbuki hayvanlar, sizin daldığınız kış uykusundan sizi uyandırmayı başarabilirler. Derdinizin içine gömüldüğünüz en sıkıntılı anınızda bacaklarınıza sürtünüp türlü oyunlarla dikkatinizi çekmeyi başarabilirler. Hem de öyle ilgi çekici davranışta bulunurlar ki, siz istemeden onlarla ilgilenmeye başlarsınız. Tabii bu sırada düşünceleriniz dağılır, sizi sıkıp daraltan derdinizden uzaklaşırsınız. Hele bir de evinizde hayvan besliyorsanız, o zaman siz şanslı kimselerden oluyorsunuz. Yani, kendinizi dünya işlerine kaptırıp kendinizden ve dünyadan uzaklaştığınız bir anda sizi dünyaya davet edecek ve ‘‘Bak, burada başka şeyler de var’’ diyecek bir uyaranınız oluyor. Hem de bunun karşılığında alıştığınız menfaatler için değil, tamamen doğal ve içten bir sevgiyle uyarılıyorsunuz.Birlikte yaşadığımız hayvanlar, hayatı bir ucundan yakalayabilmemizi, sevgimizi açığa çıkartabilmemizi ve en önemlisi kendimizi kaptırdığımız sorunların karanlık dehlizinden kurtulabilmemize yardımcı oluyorlar. Hayvanlar, ister evinizde, ister bahçenizde, isterse bulunduğunuz mahallede yaşasınlar... Onlarla kuracağınız iletişim, size farklı duygular verecek, düşünce boyutlarınızı açacak ve yapacağınız gözlemler sonucu hem kendiniz hem de hayvanlar hakkında yepyeni fikirlere sahip olacaksınız. Kısaca, düşünce, duygu ve algılamanız yükselecek. Üstelik, bütün bunlar kendiliğinden meydana gelecek. Olaylar karşısındaki davranışlarını gözlerken onların zekalarını farketmeniz ve her birinin farklı şahsiyetler olduğunu anlamanız, kendiniz hakkında da ipuçları verecek. İnsanlar, bilmediği pek çok şeyi hayvanlardan öğrenebilir, diyorum, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku