Yataksız çocuklar

ANKARA Üniversitesi Kültür Şube Müdürü Dr. Meryem Bulut’un, yeni çıkan “Şiddet ve Çocuk” kitabını okuyorum.

Bulut, başarılı, mesleğine tutkun, ideallerinden hiç yorulmayan bir Sosyal Hizmet Uzmanı.
Kitabında da, Altındağ’da yaşayan 10-18 yaş arası 250 çocukla yaptığı görüşmelerin sonuçları var.
Çoğu Çinçin, Yenidoğan, İçaydınlık’da oturuyor.
* * *
Çocukların yarısından fazlası, sadece iki odalı gecekondularda yaşıyor.
Sadece tek odalı bir konduda ailecek kalanlar da var.
Yüzde 80’inin değil odası, kendine ait bir yatağı bile yok.
Yatağını kardeşleriyle ya da anne-babasıyla paylaşıyor.
* * *
Üç çocuktan birisi “çalışıyor”.
Çalışıyor dediysem, yüzde 40’ının “işyeri” sokaklar.
“Sokakta çalışan” annelerinin oranı ise yüzde 17.
Annelerin yüzde 40’a yakını, babaların yüzde 20’si hiç okula gitmemiş.
Araştırmaya katılan 17 yaşındaki bir kız çocuğunun söylediklerini okuyorum.
Okurken, yanaklarına ayaz kızılı yerleşmiş yüzü de gözümün önüne geliyor:
“Annem Kızılay’da kağıt mendil satıyor.
Annemin yaptığı işi söylemek istemiyorum, utanıyorum.
Ama söylemediğim zaman da annemi fahişe sanmalarından korkuyorum...”
Çalışan kız çocuklarının bir kısmı, annesiyle birlikte gündelikçiliğe gidiyor.
Bir kısmı onunla birlikte sokaklarda...
* * *
Yarısı hiç sinemaya gitmemiş, bir tek kitap bile okumamış.
Yüzde 40’ının beğendiği/dinlediği kadın şarkıcı yok.
Diğer yüzde 40’ı ise Yıldız Tilbe’yi kendine yakın buluyor, seviyor.
Hani, acının, elemin şarkısını/şarkıcısını...
Okulu bırakıp 12 yaşında düğünlerde şarkı söyleyen, küçücükken evlenip-boşanıp sonra da çocuğuna bakmak için yolu pavyondan da geçen o dal gibi dik/gergin, “deli” Tilbe’yi...
* ,* *
Yarın bu çocukların maruz kaldığı şiddeti de aktaracağım.
Yarına kadar Başkent’te yatacak -kendi- yatağı bile olmayan bu çocukları, bir düşünün.
“Başkent’i, Ankara’yı nasıl bilirsiniz?..”
Yazarın Tüm Yazıları