Paylaş
Önce kedisini tanıdık, sokağımızda.
Ağaçlardan düşen atkestanelerinin ardından "pürtelaş" koşuşturan bir yavru sarman.
Boynunda kırmızı kurdele.
Sonra onun ardında zıplayan küçük kız çocuğunu.
Bir zaman sonra da, 30 yaşlarında bir kadın.
Moldova'dan, Ukrayna'dan geldiklerini sanıyorduk.
Şimdi ismi nedeniyle, Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı Türkiye'de yaşayan 100 bin "kaçak"tan biri olabileceğini düşünüyorum.
Barlarda şarkı söylediğini anlatıyor.
Türkçesi şirin ve sıcak.
Yanında, kedi ve kız çocuğu.
Üçü de dost, komşu bakıyorlar yüzümüze.
"Kardeşim" diye tanıştırıyor, kız çocuğunu.
* * *
Küçük kız bir gün sokakta oynayan yaşıtlarının yanına geliyor koşarak.
Onun başında da bir kırmızı kurdele.
Yanakları al al soruyor:
"Annemi gördünüz mü?"
* * *
Sonra kayboldular sokaktan. Birdenbire...
O küçük, beyaz yalanı, kız çocuğunu, annesini, içimdeki burukluğu unutmuştum.
Okuduğum bir haber hatırlatmıştı onları bana.
Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) kadın ticaretine karşı kampanyası ile ilgili bir haber.
Haberde Ankara, Antalya ve İstanbul'a gelen kadınlarla ilgili istatistikler var.
Gelen her üç kadından biri anne.
Otuzdan fazlası, Ankara'da sığınma evinde rehabilite ediliyor.
Haberi okurken birden IOM'un kampanyası için seçilen sloganı görüyorum, irkiliyorum:
"Annemi gördünüz mü?"
* * *
Başbakan Türkiye'de 100 bin kaçak Ermeni olduğunu söyledi.
Gerekirse bu 100 bin insana "Hadi siz de memleketinize" diyeceğini...
Çoğu 10 yıldır kaçak yaşıyormuş Türkiye'de.
Kırmızı kurdeleli kız çocuğunu, annesini yeniden hatırlıyorum.
İki gün önce Uluslararası Vicdan Günü'ydü, değil mi?
Paylaş