Vaat ve vaaz

Yerel seçim sayacı hızlandıkça, vaatler de yine “baş döndürücü” olmaya başladı.

Haberin Devamı

Ankara’nın denizsizlik sorunsalı ya da kompleksi de yine baş gösterdi.
En ummanı da BBP’nin Etimesgut Belediye Başkan Adayı Mehmet Nazlı ile Başkan Melih Gökçek’den geldi.
Nazlı, Kız Kulesi, Galata Köprüsü’yle Ankara’ya dört başı mamur deniz vaat ederken, Gökçek’in vaatleri ise enine-boyuna rekor kırdı:
43 kilometrelik Ankara Boğazı ile 333 metre yüksekliğinde gökdelen...

* * *

2013 sonunda bitirileceği öngörülen metrolar hala rötardayken, bizde Dubai gibi yapay denize, su kanallarına, adalara ayıracak milyar dolarlar var mıdır bilmiyorum.
Ama Şubat’ı ortalarken hala kente karın, yağmurun inmemesinin yazın getirebileceği su kesintileri, şebeke suyundaki paçallama oranları, sulama sınırlamaları vb. sıkıntıları -maazallah diyerek- kestirebiliyorum.
Yani “deniz” bir anda bitebilir.
Geçmişte yaşadık susuzluğu...

* * *

Haberin Devamı

Seçimdir, vaattir, yerine getirilmeyince de; “Seçimden önce vaat, seçimden sonra izahattır”... Bunu da yaşadık yıllarca.
Ancak artık sadece icraatın değil vaatlerin de, kentliyle birlikte, kentin/kentlinin ihtiyaçlarına göre şekillenmesinin zamanı çoktan geldi.
Her seçimde vaat çok, ama uzmanlarıyla tartışılıp, uzmanlarıyla oluşturulan bir plan, planlı-programlı bir sistem yok.

* * *

Ötesi “vaat” meselesi, hukukun da konusu.
Mesela evlenme vaadinin ardından mağdur olanlar, hakkını mahkemede arayabiliyor.
Ya da iş vaadiyle, mağazalarda indirim vaadiyle kandırılanlar.
Ama seçim-siyaset denince vaatte atış serbest.
En azından o vaatlerin hukuksal açıdan bir yaptırımı, bir bedeli yok.
O zaman da “vaat”in, “vaaz”dan farkı kalmıyor.
Öyle olunca da, her seçimde Ankara’ya deniz de gelir, Hyde Park da, Disneyland de, tramvay da…
Ve Cemal Süreya’nın dizeleriyle Ankara yine yerine getirilmeyen vaatlerin de başkenti olur:
“Tutulmamak üzere verilmiş bir söz gibi...
Ankara Ankara
Ey iyi kalpli üvey ana.”

Yazarın Tüm Yazıları