Paylaş
Hani sırada bekleyenleri yok sayıp, aradan “kaynak” olan, tepki alınca da “Bi bakıp çıkacaktım, bi şey soracaktım” ile özetlenebilecek arsızlık.
Hani, hekimler, görevliler, sıradakiler de buna izin vermemeye çabalıyor ama... O hep tetikte, yine de bir deneyecek. Mayası, alışkanlıkları, deneyimleri, geleneği öyle çünkü...
Ve başkalarını bilmem ama, onların açılan her kapıya kafa uzatan, sürekli aradan “kaynamak” için fırsat kollayan “o hali”, benim halet-i ruhiyemi feci şekilde etkiliyor.
Abartmıyorum... Bir eylemde bulunamasalar, aradan sızamasalar da, işi gücü bırakıp, onlara odaklanıyor, takılı kalıyorum.
Sırada beklediğim, durup durduğum yerde, beni de bir kıpırtı alıyor.
“Eylem”ini gerçekleştirmeden bir şey demem pek mümkün değil.
“Hanımefendi, beyefendi sıraya sıraya...” desem, “Ne yaptık ki, sırayı mı bozduk, öyle dolanıyorum işte” diye üste çıkacak belki. Ve ben iddiası sübuta ermemiş müdahil gibi melul mahzun kalacağım ortada...
Tam eylem anında yakalamam gerekli yani...
Cürmü meşhut için de onun kadar kurnaz, çevik ve tetikte olmam lazım.
Eh, durup dururken böyle bir karakter, tutum ayarı da yoruyor, geriyor insanı.
* * *
Bir başka yorucu, asabiyeti tahrik eden durum ise “uyuşukluk-vurdumduymazlık” makamından sahneye çıkıyor.
Süper-hiper marketlerde yaşıyorum sık sık.
Alışverinizi yaptınız, kasada sıraya girdiniz. Bir an önce ödeyip, çıkmak istiyorsunuz marketten.
Ancak önünüzdeki vatandaş alışverişe değil, seyrana gelmiş gibi...
* * *
Aldığı malları, seyrek seyrek yuvarlayarak, kasaya giden bantı kaplamış... Gövdesi ilk durduğu yerde, kolu da, banta dayalı... Öylece yayılmış.
Arkasında bekleyenin aldıklarını banta yerleştirmesine ve zaman kazanmasına fırsat vermiyor.
Naylon poşetlerin olduğu kısma yürüyüp, kasadan geçen malları torbalara yerleştirmeye de başlamıyor... Ve aldıkları yığılıyor poşetlerin yanına.
Bantta kendi alışverisi bitince, ağır aksak ilerliyor ve aldığı malları ilk kez görmüş gibi inceleyerek usul usul yerleştiriyor poşetlere.
Hele bir kampanya varsa yandınız... Kasiyerin “Efendim alışverişiniz 50 lirayı geçti, yarı fiyatına diş macunu, dörtte bir fiyatına şampuan kampanyamız var, ister misiniz?” sorusuna, Kim Milyoner Olmak İster’de 15 bin barajını geçmiş yarışmacı gibi uzun uzun düşünerek, yanıt veriyor.
Sonra sıra ödemesine geliyor; çantasında, ceplerinde kredi kartını arıyor. Öyle ki, ayaklarından ters çevirip, iki sallayıp “yardım edesi” geliyor insanın.
Nakit verecekse, her kuytusundan bir bozukluk çıkarmaya çabalıyor.
Sabretseniz, onun sıradakileri iplemeyen davranışına sessizce onay vermiş, onun bu alışkanlığını (huyunu) pekiştirmiş olacaksınız. Ki bu halleriniz, “içişleri”nizde bir muhasebe, hatta ufak tefek ego tahribatı yaratabilir.
Sabretmezseniz, tartışma-kavga olasılığı bir “dışişleri” sorunu haline gelebilir.
Sabredemiyorsunuz elbet.
Bu asabi konuya yarın da devam edeceğim.
Paylaş