Paylaş
Saat 20.30-21.30 arasında ışıklar 1 saat kapatıldı.
Türkiye'de de bir çok kuruluş küresel iklim değişikliği ve etkilerine karşı dikkat çekmeyi hedefleyen eyleme destek verdi.
Doğan Medya Center, Hürriyet Gazetesi de...
"Sürekli Aydınlık için Bir Dakika Karanlık" eylemini hatırladım, ışıkları kapatırken.
Bir ülkeyi, hatta tüm dünyayı buluşturan böylesi eylemler, insana yaşadığını hatırlatıyor.
Yaşamın anlamını da...
* * *
Dün Dünya Tiyatrolar Günü'ydü aynı zamanda.
Altı-yedi yıl önce gazetede okuduğum ilan geldi aklıma.
Devlet Tiyatroları gazete ilanıyla, Ahududu oyununda "ölü rolü" yapacak iki oyuncu arıyordu.
İlginçti elbette ama asıl ilginç olan, bu role duyulan ilgiydi.
"Ölü rolü"ne iki günde tam 100 kişi başvurmuştu.
Oyuncularda aranan şart basitti:
"Gülmemesi ve hareket etmemesi" gerekiyordu adayların...
O kadar.
* * *
Düşünüyorum da...
Sokaklar bu "vasıflara" sahip oyuncularla dolu.
Gülmeyen, kıpırdamayan, hayata katılmak yerine sadece seyirci olan binlerce insan.
Bir tek farkları var:
Onlar ölü değil, yaşıyor rolü yapıyorlar.
* * *
Ahududu'daki iki oyuncu belki sormuştur eşine, dostuna:
"Beni izledin mi? Hani o gülümsemeyen, hareket etmeyen, ölü oyuncu var ya, o bendim..."
Keşke tüm oyuncular böylesine masum, rahat açıklayabilseler yaşamdaki rollerini.
Ama sahnede değil yaşamda "oyuncu/figüran" olmak bambaşka bir şey.
Gülmeyen, hareket etmeyen, hayata katılmayan/seyirci kalan...
Tek farkları var:
Ölü değil, yaşıyor rolü yapmaları...
Paylaş