Paylaş
İkisinin de özelliği arkasında siyasi bir partinin bulunmaması.
Ve "rengahenk" nitelikleri.
* * *
İlk kampanyaya dergilerinden, hemen her yerde göze çarpan çıkartmalarından, afişlerinden de aşinayız.
İkincisini ise elden ele dolaşan "The Büyükşehir Dollars" baskılı dolarları, broşürleri, renkli-müzikli sokak etkinlikleri ile tanıdık.
www.gokcekgitcek.org sitesine bakıyorum.
Belediye yönetimlerinde aşağıdaki ilkelerin, her kentlinin "doğal hemşehrilik hakkı" olduğunu savunuyorlar:
* Elini kolunu sallayarak, temiz havada, arabasız kaldırımlarda, özgür parklarda, engelsiz yollarda yürüme hakkı.
* Dilediği yerden dilediği yere, konforlu toplu taşıma araçlarıyla gidebilme hakkı.
* Damacanalardan birilerini zengin ederek değil, evindeki musluğundan akacak suyu içebilme hakkı.
* Hemşehrisini keyfi zamlarla soymayan, rant peşinde koşmayan, kaynak kullanımında akılcı, ücretsiz veya ucuz hizmet ve belediyecilik talep etme hakkı.
* Torunlarının torunlarının torunlarına, yaşanabilir bir kenti miras bırakma hakkı.
Kampanyanın ana çağrılarından birisi de "Ankaralı'nın sandığa gitmesi ve sandığa sahip çıkılması".
Çağrının temelinde ise somut veriler yatıyor.
Ankara'da geçmişte yüzde 92'lere ulaşan seçime katılma oranı, 2004'de yüzde 72'lere geriledi.
Yaklaşık 700 bin Ankaralı oy kullanmadı.
O nedenle öncelikli kent görevi, sandığa gitmek.
Ankaralı'nın sandıkla barışması, yaşadığı kentle barışmasının da ilk adımı olacaktır
Paylaş