LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
İKİ yıl önce kaybettik Şirin’i.
Hayvanat Bahçesi’ndeki çocukların dev dostunu.
Belki haberini okudunuz.
Atatürk Orman Çiftliği yönetimi şimdi yeni bir çift fil almak için sponsor arıyor.
* * *
Düşünüyorum.
Düş Hekimi Yalçın Ergir’in kitabından okumuş, bir yazımda da aktarmıştım fillerin hikayesini.
"O’na Gözyaşları"ndan...
Bir grup çocuk 9 Şubat 1950’de Hindistan Başbakanı Pandit Nehru’ya 100 imzalı bir mektup yazıyor.
Doğan Kardeş’te de yayınlanıyor mektup:
"Sevgili Pandit Nehru amca.
Biz Türk çocukları ömrümüzde hiç canlı bir fil görmedik.
Senden bir fil yavrusu istesek, acaba büyük bir ayıp işlemiş olur muyuz?"
Ardından "Ya fil gelirse...", "Gelince nasıl karşılayacağız" başlıklı haberler yayınlanıyor gazetelerde.
Ve Aralık 1950’de yavru fil Mohini geliyor İstanbul’a.
Soyadını da koyuyor çocuklar, Mohini Birtanem.
Ardından da Türkiye’nin tek Hayvanat Bahçesi’ne, Ankara’ya gönderiliyor.
Ankaralı çocuklar Hayvanat Bahçesi’nde Mohini’nin sırtına binip, turlar atıyorlar.
Sonra iki fil daha geliyor; Azadi ve Şirin.
* * *
İki yıl önce Hayvanat Bahçesi’ndeki son fil, Şirin de öldü 52 yaşında.
Artık filimiz yok.
Olmalı mı, bilmiyorum.
Kışın Ankara’nın ayazını düşünüyorum.
Beton, dar bir salona kapatılmış fil geliyor gözümün önüne.
Bilmiyorum.
Belki de fil eksik kalmalı.
Bir devin hüznüne, esaretine tanık olmaktansa, ona hasret kalmak, onu hiç görmemek ya da özgür ortamında belgeselden izlemek daha iyidir.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları