Paylaş
Henüz 1 yıllık asistanım.
12 Eylül darbesinin ve haftasonu bekleyişinin ardından şimdilik "arandığını sanmayan" öğretim üyeleri kampusa geliyor.
Bir hocamızdan haber yok. Sonradan idam talebiyle arandığını ve Fransa'ya kaçtığını öğreniyoruz.
Suçu DİSK'de görev yapmak.
Sabah üniversiteye gelen tüm öğretim üyeleri, akademisyenler kapıda bekletilip aranıyor.
Askerin tutumunu "biraz" eleştiren Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nihat Nirun'u tartaklıyor, dipçikliyor kapıdaki jandarma.
Üç yıl önce hayata veda eden Prof. Nirun, 55 yaşında o günlerde. Sağcı, muhafazakar bir öğretim üyesi.
Aramada çantamdaki kitapların arasından Emre Kongar'ın "Toplumsal Değişme ve Türkiye Gerçeği"nin 2. baskısı çıkıyor.
Jandarma teğmen kitabı biraz karıştırıyor, üstümü, eşyalarımı bir kez daha aratıyor ve gözaltına alınıyorum.
Akademisyen kimliğimi gösteriyorum. Ve kitabın "ders kitabı" olduğunu söylüyorum.
"Hem de ders kitabı ha?" diyor, rütbesiz erlerden biri.
Üç saat bekletiyorlar.
Ardından kütüphanenin önüne, tüm akademisyenlerin ayakta bekletildiği alana götürüyorlar.
Binanın terasında siper almış askerler ve yemekhanenin önünde kum torbalarıyla mevzilenmiş ağır makineli tüfek var.
Kimse neden bekletildiğini bilmiyor. Bir kaç saat de orada geçiyor.
Sonraki günlerde askeri mevzuatlarla atılıyor bilim insanları üniversitelerden.
Sınıfların kapısının önünde jandarma bekliyor. Arada dersi bölüp, sınıflardan öğrenci alıp götürüyorlar.
Sınıfın "öğretim sorumlusu" olarak bu tutuma izin vermemeye çalışıyoruz, bizi de götürüp 6 saat tutuyorlar.
* * *
Bu anlattığım hiç bir şey, sadece o dönemde sıradan, anlık bir film karesi.
12 Eylül darbesiyle 650 bin kişi gözaltına alındı, çoğu 3 ayı aşan gözaltı süresince işkence gördü.
230 bin kişi yargılandı. 7 binine idam istendi. 50'si asıldı.
İşkencede öldüğü belgelenenlerin sayısı 200'e ulaştı. Cezaevlerinde 299 kişi yaşamını yitirdi.
30 bin kişi işten atıldı. 1.5 milyon kişi fişlendi.
* * *
Hemen her gün, geçmişin darbe günlükleri, yeni darbe planları, 12 Eylül'ü aratmayan "akıllar-fikirler" yansıyor medyaya.
Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür ama, o kadar da değil.
Paylaş