Kılıçdaroğlu ve "yerel" politika

"İktidarın kabusu" nitelemesini de yaptılar onun için.

Gündeme getirdiği iddialarla iki genel başkan yardımcısının görevden ayrılmasından sonra, "AKP'nin iki azı dişini çektiği" benzetmesini de...

Başkan Melih Gökçek ile düellosu ise, "üçüncü nakavtı" olarak değerlendirildi.

Yıldızı ekran düellosu ile iyice yükseldi. "Umut" oldu...

* * *

Öyle ki, yerel seçim sonrasında, "keşke"li fantazilerin öznesiydi:

"Keşke Kılıçdaroğlu Ankara'dan aday olsaydı..."

Diğer tarafta bir başka "keşke" de oyu gerileyen Başkan Gökçek ile ilgiliydi:

"Keşke Kılıçdaroğlu ile ekran düellosuna çıkmasaydı..."

* * *

Ankara'dan, "Ankara/Gökçek dosyaları"ndan İstanbul Belediye Başkan adayı olunca uzaklaştı bir süre.

Ki, o dönem üzerinde çalıştığı dosyalar olduğunu vurgulamıştı.

Dosyalar arasında Ankara'ya ilişkin belgelerin yer aldığını da...

Dosyalardan birisinin eline yeni ulaştığını ve Ankara'da sayaçlarla ilgili yeni iddiaları içerdiğini de söylemişti.

Bir başka dosya için de, "Gökçek önce malvarlığını açıklasın, sonra açıklayacağım" demişti, bir kaç kez.

Ya yerel seçimdi, değişen gündemdi, siyasetin yüksek tansiyonu, hızlı nabzıydı...

Ya da olgunlaşmamıştı, belki doğrulanmamıştı elindeki dosyalar.

Rafta, çekmecede kaldı…

* * *

Yerel seçim sürecindeki İstanbul ikliminin ardından, şimdi Kılıçdaroğlu yeniden Ankara'da.

Siyaseti de, Ankara'yı da partisinin 1 numaralı koltuğundan, daha yoğun/yüzyüze yaşayacak.

Bu durum, yerel açıdan da iki "değişim”e gebe sanki:

1- Yerel politika ve CHP'liler de dahil Ankara'nın belediye başkanları, selefi Deniz Baykal'ın gündeminde ön sıralarda yer almadı.

2- Gökçek-Baykal iletişimi de hep "mevsim normalleri"nde, ılıman seyretti.

Kılıçdaroğlu dönemi farklı olacak mı, göreceğiz.