Kent vandalına kameralı önlem

SAKARYA ve Yüksel Caddesi’ndeki "yaşayan" heykeller, Başkent’in çok farklı bir tadıdır.

İlk dikildiklerinde, keşke her semtte böyle heykeller olsa demiştim.

Ancak tümü vandalların hedefi oldu.

Ellerini gökyüzüne açan iki sevgili heykelinin, elini kırdılar.

Oturan ihtiyar adam heykelinin kafasını.

Şimdi o heykelin kafası çöp kutusu olarak kullanılıyor.

Memur heykelini de parçaladılar.

Zamanla kavga etti vandallar.

Kızılay meydanındaki saatin akrep ve yelkovanını söktüler.

Akyurt’ta süs havuzundaki at figürlerinin kafalarını parçaladılar.

İlan panoları, kent mobilyaları da onların gündelik hedefi.

* * *

Onlar "dikili" her şeye, güzele düşman.

Ya doğa vandalları.

Mogan yürüyüş yolunda 20 akçaağacı kırıp göle attılar.

Çiçeklerin üzerinde tepindiler.

İşkence ettiler kedilere.

Ve "sinsi" apartman vandalları.

"Manzaramı kapıyor", "Böcek yapıyor" diye dev gibi ağaçları devirdiler.

Düşünürüm hep.

Taverna da tabak kırmak da, acaba içerlerde gizli vandalizme "meşru" bir örnek mi?

* * *

Kent vandalizminin altında ne yatıyor?

Öncelikle cahillik.

Belki "öteki" olma hali.

Dışarıda kalmanın yalnızlığı.

Yalnızlığın kini.

Ya da serserice bir can sıkıntısı.

Kendine ve topluma öfkelenip, heykele meydan okumak belki?

* * *

Saldırılarını öyle sistemli yapıyorlar ki...

Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, heykelleri kapalı mekana almayı bile düşünüyor.

Biliyoruz, bu kent düşmanlığı, ancak eğitim ve bireysel-toplumsal değişim ile kalıcı olarak çözülebilir.

Ama bu uzun vadeli bir umut.

Kısa vadede teknolojiden yararlanılabilir.

Heykellerin toplu olduğu alanlara koyulan güvenlik kameralarından.

Kesinlikle caydırıcı olacaktır.

Denemeye değer.

Yazarın Tüm Yazıları